CHP Bayram Mesajı
TAVŞANLI İLÇE BAŞKANI FİSUN AKTAKKA YILDIZ YAYINLADIĞI BAYRAM MESAŞINDA ÖNEMLİ KONULARA DEĞİNDİ MÜBAREK RAMAZAN BAYRAMININ ÜLKEMİZE BEREKET, BARIŞ, DEMOKRASİ VE ADALET VESİLESİ OLMASINI DİLİYORUZ.
Fisun Yıldız'ın Bayram Mesajı şu şekilde oldu; "Akp yöneticilerinin sürekli olarak birilerini "VATAN HAİNİ" olarak suçlaması "Kabak tadı" verdi.
İHANET Mİ?? Düşününce ihanetin ne olabileceği hakkında,çok karmaşık bir ifade ve anlayış garabeti var!
Örneğin: İktidarın, Bir bankaya hesap açtıranları hainlikle suçlaması ihanet sayılıyorsa;11-12 yıl bir yastıkta yatıp da ruh ikizinizin bir gece ansızın hain olduğunu söylemek nasıl bir yanımsımadır?
Ya da 3-4 yıl sırf rahat hareket etsinler diye, açılım kapsamında teröristleri serbest bırakıp, güvenlik güçlerinin elini kolunu bağlayarak, seçim kazanmak için birden bire ilçeleri harabeye çevirmek hangi hamaset anlayışıdır?
Suriye devlet başkanı Beşer Esad ile maaile tatillere çıkıp, "kardeşim Esad" derken, bir iki hafta içinde nasıl "zalim Esed" oldu? Anlamak mümkün değ İşte bunları düşünürken de insanın aklına şunlar geliyor ister istemez.
- Ergenekon, Balyoz, ıvır zıvır davalar ile " Türk Ordusu" nun bitirilmesi.
- Kozmik odaya girilip askeri sırların yabancılara servis edilmesi.
- Şeriata gitmek için Feto ile işbirliği yapılması.
- Ölülere bile oy kullandırarak yargının ele geçirilmesi.
- Sn. Ümit Yalım'ın açıkladığı, bakan İsmet Yılmaz' ın "fiili durum yarattılar" diyerek itiraf ettiği 18 ada ve 135 kayalığın Yunan işgaline terk edilmesi.
- Halkı; mezhep, ırk ve siyasi görüşlerine göre kategorize edip kin ve düşmanlığa sevk etmek.
- Doğayı katledip rantı açmak.
- Tarım ve hayvancılığı bitirip, ülkeyi samana muhtaç etmek.
- yolsuzlukları teşvik edip, yoksulluğu arttırarak ekonomiyi borç sarmalına sokmak.
- Kıbrıs' ı peşkeş çekip, Ege'den sonra Akdeniz'i de " YUNAN GÖLÜ" ne çevirmek.
- "YURTTA SULH CİHANDA SULH" ilkesini yok edip, herkes ile kavga ederek ülkenin itibarını sıfırlamak.
- Bütün bunları bunları büyük-küçük diye sınıflandırabilirsiniz ama hepsi de ülkeyi onlarca yıl geriye götüren eylemlerdir. Vatanseverlik ile uzaktan yakından ilgisi yoktur.
Yazımı bir fıkra ile bitirmek istiyorum:
"Yavru kuş yumurtadan çıkar, yavaş yavaş uçmayı öğrenmeye başlar. Çok heyecanlıdır ve korkar da. Günler geçer ve yavru uçmayı ilerletir. Belli mesafelere gider gelir ve artık palazlanmıştır. Tek merakı sürat ile uçmak, havada süzülmek ve akrobasi yapmaktır, yapar da! Bir akşam yine uçmaktan gelir, annesine heyecan ile sorar: " Çok iyi kanat çırpıyor, mükemmel süzülüyorum. Ama ben hızlandıkça göğsüme çarpan hava, daha hızlı uçmamı engelliyor. Diyorum ki; Şu hava olmasa ne iyi olurdu! İstediğim kadar hızlı uçabilirdim."
Annesi: " Benim minik kuşum o göğsüne çarpan hava olmasa sen hiç uçamazdın. O hava; senin engelin değil, senin uçmanı sağlayan ortamdır. "
Bu örnekte ki gibi; iktidarın meşruiyeti de muhalefetin varlığı ile kayindir. İktidar muhalefeti yok etmek yerine, kendisini DEMOKRASİ ve ADALET'E alıştırmalıdır. Aksi halde dikta rejiminin söylenti değil gerçek olduğu herkes tarafından anlaşılacaktır. Tekraren İyi Bayramlar."
