Eğitimin sorunları hakkında açıklamada bulunuldu

Eğitim Yayın: 27 Mart 2018 - Salı - Güncelleme: 27.03.2018 18:41:58
Editör -
Okuma Süresi: 10 dk.
2430 okunma
Google News

Eğitimin sorunları hakkında açıklamada bulunuldu

Eğitim Bir Sen Tavşanlı temsilciliği tarafından bir basın açıklaması yapıldı.

Eğitim Bir Sen Tavşanlı temsilciliğinde üyelerin de katılımı ile başkan yardımcısı Abdullah Bulut yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi;

"Değerli basın mensupları, Eğitim-Bir-Sen olarak 14 Şubat 1992 yılındaki kuruluşumuzdan günümüze kadar vatan, millet ve ümmet eksenli tavrımızla daima mazlumun ve mağdurun yanında olduk. Bunun yanında hem kendi mensuplarımızın hem de hizmet kolumuzdaki tüm kamu görevlilerinin ekonomik, sosyal ve özlük haklarının korunması ve geliştirilmesine ilişkin yasal zeminde demokratik mücadelenin en güzel örneklerini verdik.

Ülkemizin uluslar arası emperyal ve siyonist güçlerle ve onların maşalarıyla mücadelesinde en büyük desteği verdiğimiz gibi bundan sonra da aynı desteği vermeye devam edeceğiz.

Öğretmen örselenmemeli, önemsenmeli

Ancak Millî Eğitim Bakanlığı’nın, eğitimcilerin moral ve motivasyonunu bozacak, omuz omuza çalışanları karşı karşıya getirecek, saygınlığını zedeleyecek performans değerlendirme sistemi taslağına ilişkin itirazlarımızı haykırmak; iş barışına halel getiren, vicdanları yaralayan, adalet duygusunu örseleyen mülakatla sözleşmeli öğretmen atama uygulamasına yönelik eleştirilerimizi dile getirmek; bazısı ölümle sonuçlanan şiddet olaylarını protesto etmek amacıyla bir araya gelmiş bulunmaktayız.

Ekim 2017 tarihli Kurum İdari Kurulu Çalışma Raporu’nda “pilot illerde denenmeye başlanılan öğretmenlerin performans değerlendirmesi uygulamasına son verilmesi” imza altında alınmasına rağmen böyle bir taslağın hazırlanması,  Bakanlığın, attığı imzanın gereğini yerine getirmekten imtina ettiğini göstermektedir.

Taslak bir bütün olarak incelendiğinde, eğitimin niteliğine ve öğretmenin mesleki gelişimine hiçbir katkısının olmayacağı, aksine kurumsal bütünlüğü, mesleki motivasyonu, çalışma barışını ve iş birliğini zedeleyeceği, öğretmeni mesleğine odaklanmak yerine performans puanını yükseltme ve yazılı sınava hazırlanma eksenli bir çalışma hayatına yönlendireceği görülmektedir. Performansı ölçmek iddiasıyla öğretmenleri ayrıştıracak, kurumsal bütünlüğü, mesleki dayanışmayı, iş birliği içinde çalışma güdüsünü zedeleyecek bu uygulamanın eğitimin var olan niteliğine de bir darbe vuracağı hesaba katılmalıdır.

Eğitimde; bir an önce yapılması gereken, çözüme kavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun varken, bunlara yenilerini ekleyecek, çalışma barışını bozacak uygulamalarda ısrar etmek, yönetilmesi zor süreçler ortaya çıkaracaktır.

Performans değerlendirmesinin hukuki ve kanuni dayanağı yoktur

657 sayılı Kanun ve 652 sayılı KHK başta olmak üzere, eğitim çalışanlarının statülerini düzenleyen temel düzenlemelerin hiçbiri taslakta yer alan türden bir performans değerlendirmesine imkân tanımamaktadır.

Performans değerlendirmesinin, herhangi bir analizin sonucu olmadığı gibi, neye hizmet ettiği de belli değildir

Öğretmenin performansının ölçülmesine neden gerek duyulduğu, kamuoyuyla ve sosyal taraflarla paylaşılmadığı gibi performans ölçümünün neye hizmet edeceği de ortaya konulmamıştır. Mesleğe girişte diğer kamu görevlerinden farklı olarak KPSS puanının yanında alan bilgisi sınavına ve sözlü sınava tabi tutulan, adaylık sürecinin sonunda yazılı ve sözlü bir sınava daha tabi tutulan öğretmenin, bütün bu sınav sürecinden sonra hâlâ bilgi ve beceri düzeyinin tespit edilemediğini, bu sebeple her dört yılda bir yeniden yazılı sınava ve her yıl performans puanlamasına tabi tutulması gerektiğini iddia etmek, aslında bütün bu sınav sürecinin gereksizliğini ve yersizliğini ikrar etmek anlamına gelmektedir.

Kamu hizmetinde Sicil Sistemi, 2011 yılında kaldırılmıştır. Aradan geçen zaman zarfında ise ne genel ne de kurumlar bazlı ‘bunun yerine ne konulabilir, bir sistem ikame edilmeli mi’ şeklinde bir soru ya da ihtiyaç vurgusu ortaya konulmamıştır.

Performans değerlendirmesi uygulanabilir bir politika değildir.

Sonuçları hemen alınamayan bir süreç olan eğitimde, anlık veya kısa vadeli performans ölçümünün mümkün olmadığı görülmektedir. Elde edilecek tek sonuç, öğretmenlik mesleğini, yüksek performans puanı almaya ve yazılı sınavlarda başarılı olmaya indirgemek zorunda bırakılan bir öğretmen kitlesi meydana getirmek olacaktır.

Eşit olmayan şartlarda hizmet verenleri aynı kıstaslarla ölçmeye çalışmak hakkaniyete aykırıdır

Eğitim kurumlarının konumu, bulunduğu bölge, konum ve çevre şartları, fiziki donanım ve altyapı, öğrenci kitlesi ve ebeveynlerin sosyal, kültürel ve ekonomik konumları gibi eğitime doğrudan etki eden faktörler, ülkenin tamamında eşit bir şekilde dağılmadığından ortak bir değerlendirme kriterinin ortaya konulması mümkün görünmemektedir. Bunları göz ardı etmek, hakkaniyet boyutuyla vicdanları zedeleyen sonuçlara yol açacaktır.

Bakanlığın kurumsal performansı sorgulanmadan öğretmenin performansı değerlendirilemez

Öğretmenlere mesleklerini ifada neredeyse hiçbir özerkliğin tanınmadığı, eğitim hizmetinin sunumunda öğretmenin karar alma mekanizmasından dışlandığı, sadece verili görevlerin ifasının istenildiği bir ortamda öğretmenlerin oluşturulmasında yer almadıkları kararların öngörülebilir sonuçlarından dahi sorumlu tutularak değerlendirilmeleri kabul edilemez.

Eğitimin öznelerine değinmeyen performans değerlendirmesi puan toplamaktan başka bir amaca hizmet etmez.

Hâlihazırda Öğretmen atama ve yer değiştirme yönetmeliği çerçevesinde yapılan performans değerlendirmelerine ilişkin mahkeme kararlarında, somut bilgi ve belgeye dayanmayan değerlendirme puanlarının hukuki denetime elverişli olmadığı için hukuken korunmayacağı hususu sık sık vurgulanmıştır. Taslağın bu şekliyle yürürlüğe konulması hâlinde dava konusu edilen her değerlendirmenin idari yargı mercilerinden döneceği, bunun da süreci işlemez ve işlevsiz kılacağına şüphe yoktur.

Performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaktaki gereksiz ısrar, hatalara ve mağduriyetlere sebep olacaktır.

Bakanlığın aceleci ve plansız bir tavırla, hukuki ve kanuni dayanağı olmayan performans değerlendirme sistemini uygulamaya koymaktaki gereksiz ısrarı, hatalara ve mağduriyetlere yol açacaktır.

Eşit olmayan şartlarda hizmet veren öğretmenlerin yine eşit olmayan şartlara sahip değerlendiriciler tarafından eşit olmayan bir puanlamaya tabi tutulacağı bir süreç sağlıklı olamayacaktır.

Öğretmenlere her dört yılda bir yazılı sınav şeklinde yeni bir sınav türünün öngörülmesiyle birlikte, öğrencilerini hem hayata hem de sınavlara hazırlama hizmetlerini yürütmesi gereken öğretmenler kendi kariyerlerine yönelik sınavlara hazırlanmak şeklinde bir eğilime zorlanacaktır.

Taslak ekinde yer alan cetvellerdeki gösterge ölçütleri ve değerlendirme alanları incelendiğinde değerlendirmelerin ölçülebilir ve denetlenebilir olmayacağı ve suiistimallere kapı aralayacağı açıktır.

Mülakatla atamadan da sözleşmeli öğretmenlikten de vazgeçilmelidir .

Verdiğimiz mücadele sonucu 2011 yılında kaldırılan sözleşmeli öğretmenlik uygulamasına 2016’da tekrar geçilmiştir. Sözleşmeli öğretmen eş ile iş arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılıyor. Bu durum, aile bütünlüğüne ilişkin anayasal temel hakkın ihlalidir. Zorunlu hizmet, sözleşmeli öğretmenlik vb. cebri uygulamalardan istenilen sonucun alınamadığı ve bunların yeni sorun alanları haline geldiği bilinmektedir. Bunun yanında atamaların mülakatla yapılması, yapılan mülakatlar çerçevesinde adayların kazanma ya da kaybetme nedeninin objektif bir şekilde izah edilmemesi, birçok yazılı sınavdan geçen öğretmen adaylarının farklı komisyonlarca bir kaç dakikalık mülakatla elenmesi adalet duygusunun zedelenmesine neden olmaktadır. Farklı istihdam modellerinden vazgeçilmelidir. Bakanlık, sözleşmeli öğretmenlik uygulaması yerine, dezavantajlı bölgelerde çalışacak öğretmenleri teşvik edecek bir mekanizma geliştirmelidir.

Şiddetin önlenmesi için ivedilikle tedbir alınmalıdır.

Eğitimcilerin terörün, hain darbe girişiminin ve şiddetin hedefi olması eğitim camiasını umutsuzluğa düşürmeye başlamıştır. Hain darbe girişimi aramızdan Yusuf Elitaş’ı aldı, teröristler mesleki hayatının henüz başlarında Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz’ı hedef aldı, şiddet ise başta Ayhan Kökmen olmak üzere birçok öğretmenimizi katlederek geride kederli bir camia ve aile bıraktı. Iğdır’da Yücel Düzci öğretmenimiz, saldırıya uğrayan öğrencilerini korurken, gözü dönmüş kişilerin şiddetine maruz kaldı. Son olarak, Patnos’ta Yatılı Bölge Okulu Müdürü Yusuf Vural, bir öğrencinin kardeşi tarafından sırtından bıçaklandı. Şiddetin hayatın her alanında gözleniyor oluşu, sağlıksız bir gidişatı işaret etmektedir. Öğretmenlerin emeğini yok sayan, itibarını örseleyen, eğitimdeki etki alanını daraltan, eğitimin aktörünü neredeyse bir figürana dönüştüren, bu mesleği her türlü haksızlığa ve saldırıya açık hâle getiren yaklaşımlar, politikalar bugün geldiğimiz noktanın sebebidir. Yaşanan mesleki erozyon öğretmeni savunmasız bırakmış, saldırılara açık hâle getirmiştir. Topluma verdiklerine ters orantılı olarak mağdur edilen öğretmenlerimiz ilgisiz, desteksiz, çaresiz bırakılmamalıdır. Öncelikle MEB, öğretmeni zora sokan, mağdur eden uygulamalardan bir an önce vazgeçmeli, onları en etkili ve güven verici tarzda korumalıdır.

Öğretmen yetiştirmedeki yanlış politikalar, istihdam sürecindeki zorluklar ve haksızlıklar, öğretmen açığı, sözleşmeli öğretmenlik sorunu, Alo 147 garabeti, istihdamda güçlük çekilen bölgelerdeki mahrumiyetler, iş güvencesi açısından yaşanan kaygılar, eğitimin öznesi öğretmenlerimizin şiddetin nesnesi hâline getirilmesi gibi olumsuzluklar ve devam eden sorunlar, eğitimin niteliğinin artırılmasına engel teşkil etmekte, öğretmenlik mesleğinin saygınlığına gölge düşürmektedir.

Eğitim-Bir-Sen olarak, performans değerlendirmesi başta olmak üzere, öğretmenlik mesleğini değersizleştiren ve eğitimin sorunlarını derinleştiren uygulamalara karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz."

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.