Hemodiyaliz Hakkında Kütahyalı Vatandaşlara Konferans Verildi

Hemodiyaliz Hakkında Kütahyalı Vatandaşlara Konferans Verildi

Sağlık Yayın: 02 Ekim 2013 - Çarşamba - Güncelleme: 02.10.2013 08:28:38
Editör -
Okuma Süresi: 6 dk.
3403 okunma
Google News

 

Kütahya Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ)Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri bölümü İç Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Erim Gürcan  “Hemodiyaliz” hakkında konferans verdi.

Kütahya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliği tarafından organize edilen ve Kültür Sarayı’nda gerçekleşen Hemodiyaliz Konferansı’nda Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Erim Gürcan kronik böbrek yetmezliği, sebepleri, tedavi seçenekleri, hemodiyaliz yöntemleri, hastaların yaşadıkları problemler gibi konularda katılımcılara bilgiler sundu.

 

Hemodiyelize giren hastaların; düzenli ve dengeli beslenmeleri iledüzenli egzersiz yapmasına değinen, hemodiyaliz seansında yiyecek yenmemesini vurgulayan Doç. Dr. Erim Gürcan diyalizegirileceği gün hipertansiyon ilaçları ve insülin kullanılmamasının altını çizdi.

 

Doç. Dr. Erim Gürcan “Böbreklerimiz her iki bel boşluğunda, kaburgaların hemen altında periton zarının dışında bulunan fasulye benzeri organlardır. Böbrekler; idrarın oluşturulmasını,  ilaç ve zararlı maddelerin vücuttan atılmasını, tansiyonun düzenlenmesini, sağlıklı bir kemik yapısı oluşmasına katkıda bulunur ve sıvı dengesini sağlar. Ek olarak kan yapımına katkıda bulunur.

 

Böbrek yetmezliği iki şekilde görülmemekte olup ani gelişen akut böbrek yetmezliği, uzun sürede ve ilerleyici gelişen kronik böbrek yetmezliğidir. Kronik böbrek yetmezliğidir. Türkiye’de ciddi düzeyde yaklaşık  % 5 oranında görülmektedir. Yani, nüfusumuzun 18’de birinde kronik böbrek yetmezliği vardır. Türkiye’de diyaliz gerektiren böbrek yetmezliği hasta sayısı Türk Nefroloji Derneği kayıt sistemine göre 60 bin civarında olup, bu yıllık bazda % 10 oranında artışla 2020 yılında 100 bin hastaya ulaşacağı tahmin edilmektedir.

Kronik böbrek yetmezliğinin sebepleri arasında hipertansiyon ve diyabet bulunmaktadır. Bunu böbrek kistleri, ağrı kesicilere bağlı nefrit, glomerülonefrit ve idrar yolu tıkanması izlemektedir. Kronik aşamada böbreklerde fonksiyon azalması arttıkça bazı belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bunlar, halsizlik, yorgunluk, bulantı, kusma, iştahsızlık, kilo kaybı veya alma,  vücutta şişmeler, kansızlık, kaşıntı ve tansiyon yükselmesi görülebilir.” dedi.

 

Böbrek yetmezliği tedavisinin seçenekleri olduğunu belirten ve hemodiyaliz hastalarında diyaliz esnasında bir takım problemlerin olduğuna değinen Doç. Dr. Erim Gürcan sözlerine şöyle devam etti. “Böbrek yetmezliği tedavi seçenekleri arasında hemodiyaliz, periton diyalizi ve böbrek nakli yer almaktadır. Hemodiyaliz haftada 2-3 kez, her seansta 4 saat makinaya bağlanmayı gerektirmektedir. Periton diyalizi, karın boşluğuna yerleştirilen silikon bir kateterle dolum, bekleme ve boşaltım periyodlarından oluşmaktadır. Genellikle hastalar kendileri bu diyaliz şeklini evlerinde kendileri günde 3-4 kez olmak üzere uygular.

 

Böbrek nakli, ölmek üzere olan bir hastadan alınan böbrek ve canlı böbrek vericisinden alınan böbreğin hastaya nakline denmektedir. Bu 3 tedavi şeklinin avantaj ve dezavantajları olup,  hemodiyalizin avantajları; atık maddeleri vücuttan hızla ve başarı ile uzaklaştırması, hekimler ve hemşireler tarafından hastanede yapılması, diğer hastalar ile sosyal bir ortam sağlaması ve her gün değil, haftada 2-3 defa yapılması ve diğer günlerde hastanın serbest olabilmesidir. Dezavantajları ise; tedavi seansları arasında kan değerlerinde ani değişmeler görülmesi, her seansta damara girmek için iğnelerin kullanılması, katı diyet kısıtlamalarının olması, hemodiyaliz için fistül ameliyatına ihtiyaç duyulması, tansiyon düzensizliklerinin olması, her seansta bir miktar kanın setlerde kalması ve kansızlık olması ve kanın setlerde pıhtılaşmasını önlemek için kullanılan bazı ilaçların kanamaya eğilimi arttırmasıdır.

 

 Periton diyalizinin avantajları arasında; kan basıncının daha iyi kontrolünün olması,daha iyi sıvı kontrolünün sağlanması, diyet kısıtlamalarının çok az olması, tedavinin hasta tarafından gerçekleştirilmesi, hasta eğitiminin kısa ve basit olması, kalp ve damar sistemine yüklenme daha az olduğundan özellikle yaşlı hastalar ve çocuklarda tercih edilen bir yöntem olması,kanın pıhtılaşmasına engel olmak amacıyla kullanılan ilaçlara gerek duyulmamasıdır.

             Diyaliz merkezine bağlılık gerekmemesi ve hastanın kendi sosyal çevresinden uzaklaşmaması sebebi ile kendini daha iyi ve mutlu hissetmesidir. Periton diyalizinin dezavantajları; infeksiyon kapma riski ve yapılabilmesi için küçük operasyon gerektirmesidir. Böbrek naklinin olumlu yönleri; nakledilen böbrek; hasta böbreklerin görevini üstlendiğinden hastanın yaşamının normale dönmesi ve diyaliz tedavisine gerek kalmaması olup, dezavantajları ise; büyük bir ameliyat gerektirmesi, vücudun yeni organa tepki göstermesi ve reddetmesi olasılığı ve kullanılan çok sayıda ilacın yan etkisi olmasıdır. Hemodiyaliz hastalarında, diyaliz sırasında birtakım problemler görülebilmektedir. Bunlar arasında, tansiyon düşmesi, kramplar, baş ağrısı, göğüs ağrısı, sırt ağrısı, kaşıntı, ateş, titreme, bulantı ve kusma sayılabilir.” diye konuştu.

 

Kütahya Belediye Başkan Vekili Halil Toklu, Kütahya Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Mithat Ekici, Halk Sağlığı Müdürü Dr. Hakkı Altaş, İl Sağlık Müdür Vekili  Dr. Enver Yıldırım, hastane hekimleri, böbrek hastaları ve çok sayıda vatandaşın katıldığı konferansın sonunda Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Erim Gülcan kendisine yöneltilen soruları yanıtladı.

 

 

 

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.