TAVŞANLILI MUHTARLAR CUMHUBAŞKANI İLE ….

Gündem Yayın: 06 Mayıs 2016 - Cuma - Güncelleme: 06.05.2016 14:21:07
Editör -
Okuma Süresi: 13 dk.
3643 okunma
Google News

TAVŞANLILI MUHTARLAR CUMHUBAŞKANI İLE ….

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen "25. Muhtarlar Toplantısı"nda, Amasya, Ankara, Antalya, Denizli, Edirne, Eskişehir, Gümüşhane, Kars, Kastamonu, Kocaeli, Kütahya, Malatya, Mersin, Muş, Nevşehir ve Niğde'den gelen muhtarlara hitap etti. Erdoğan burada yaptığı konuşmada gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.

Tavşanlı’dan da muhtarların katıldığı Külliyede Konuşmasına, "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne milletin evine hoşgeldiniz" diyerek başlayan Erdoğan, bazı çalışmaları nedeniyle toplantıya geciktiğini, muhtarlardan haklarını helal etmelerini istedi.

Muhtarlarla buluşmalarının hasret gidermek, memleket meselelerini görüşmek ve gelişmeleri değerlendirme günleri olduğunu dile getiren Erdoğan, "Tabii ki sizlerle bir araya geliş birilerini de rahatsız edebiliyor. Her ne kadar kendilerini ülkenin yegane sahibi olarak görenler bu durumu kabullenemiyor olsa da bizim için bu buluşmalar çok değerlidir. Çünkü biz hayatımız boyunca millet için ve milletle birlikte siyaset yaptık. Bugüne kadar Allah'ın rızasını ve insanımızın gönlünü kazanmak dışında hiçbir mükafat beklemeden çalıştık, bundan sonra da aynı şekilde çalışmayı sürdüreceğiz. Hesabilik değil, hasbilik bizim en önemli vasfımız, sıfatımız olmalıdır diyorum. Makamlar insanlara hizmet için bir araçtır. Muhtar da olsanız, belediye başkanı da olsanız, milletvekili de bakan da başbakan da cumhurbaşkanı da olsanız kalbiniz ve zihniniz millete hizmet için çalışmalıdır." diye konuştu.

"Türkiye bu niyetle çalışan kadrolara sahip olduğu dönemlerde tarihi atılımlar yapmıştır" ifadesini kullanan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz hayatımız boyunca millet için ve milletle birlikte siyaset yaptık. Bugüne kadar Allah'ın rızasını ve insanımızın gönlünü kazanmak dışında hiçbir mükafat beklemeden çalıştık, bundan sonra da aynı şekilde çalışmayı sürdüreceğiz. Hesabilik değil, hasbilik bizim en önemli vasfımız, sıfatımız olmalıdır diyorum. Makamlar insanlara hizmet için bir araçtır. Muhtar da olsanız, belediye başkanı da olsanız, milletvekili de bakan da başbakan da cumhurbaşkanı da olsanız, kalbiniz ve zihniniz millete hizmet için çalışmalıdır"

'AYNI GÜÇ VE GÜVENE SAHİPTİR'

"Mahallesinde ve köyünde yaşayanların gönlünü kazanamamış muhtarın durumuyla, milletin desteğini elde edememiş cumhurbaşkanının hiçbir farkı yoktur. Her ikisinin de sonu hüsran olmaya mahkumdur. Buna karşılık mahallelisinin, köyünün, köylüsünün tam desteğini elde eden bir muhtarı nasıl kimse yıkamazsa, seçimle gelinen diğer hizmet makamındakilerin tamamı da aynı güce ve güvene sahiptir"

'MAKAMLAR İNSANLARA HİZMET İÇİN ARAÇTIR'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Biz hayatımız boyunca millet için ve milletle birlikte siyaset yaptık. Bugüne kadar Allah'ın rızasını ve insanımızın gönlünü kazanmak dışında hiçbir mükafat beklemeden çalıştık, bundan sonra da aynı şekilde çalışmayı sürdüreceğiz. Hesabilik değil, hasbilik bizim en önemli vasfımız, sıfatımız olmalıdır diyorum. Makamlar insanlara hizmet için bir araçtır. Muhtar da olsanız, belediye başkanı da olsanız, milletvekili de bakan da başbakan da cumhurbaşkanı da olsanız kalbiniz ve zihniniz millete hizmet için çalışmalıdır" dedi.

 

ÖNEMLİ OLAN O MAKAMLARA NASIL GELDİĞİNİZ

"Buna karşılık sadece kendi ideolojik saplantıları, kendi çıkarları için hizmet makamlarını işgal edenler, Türkiye'nin birikimini artırmak şöyle dursun, mevcudu da heba etmişlerdir. Milletimiz her iki örneği de gördüğü, yaşadığı için karşısına çıkanların notunu hemen ve isabetle vermektedir. Mahallesinde ve köyünde yaşayanların gönlünü kazanamamış muhtarın durumuyla milletin desteğini elde edememiş cumhurbaşkanının hiçbir farkı yoktur. Her ikisinin de sonu hüsran olmaya mahkumdur. Buna karşılık mahallelisinin, köyünün, köylüsünün tam desteğini elde eden bir muhtarı nasıl kimse yıkamazsa, seçimle gelinen diğer hizmet makamındakilerin tamamı da aynı güce ve güvene sahiptir. Önemli olan bulunduğunuz yere nasıl geldiğinizi, orada ne yapmanız gerektiğini ve hedeflerinizin neler olduğunu unutmamanızdır."

 

'SİZİN İÇİN SIKINTI YOK'

Cumhurbaşkanlarının görev süresinin 2 dönemle sınırlı olduğunu anımsatan Erdoğan, "Sizin için böyle bir sınır yok. Siz ne kadar 'benim gücüm yetiyor' derseniz o kadar devam edersiniz. Çünkü gelen muhtarlarımız içerisinde 'ben 30 yıldır muhtarım' diyenler var, bak, '35 yıl' diyenler '32 diyenler var" dedi.

'BU MİLLET BUNA LAYIK DEĞİL'

"(Dokunulmazlıklarla ilgili anayasa değişikliği teklifinin görüşmeleri) Komisyon başkanı isteseydi, oraya ne medyayı ne de danışmanları sokardı. Sadece komisyon üyeleriyle bu toplantıları yapabilirdi. Ama onlara özgürlük adına böyle bir alan açtı. Onlar maalesef kendilerine verilen bu fırsatı kalkıp da usulüne uygun şekilde kullanmadılar. Bu millete gerçekten çok çok üzüntü verecek bir tabloyu orada sergilediler. Bu millet buna layık değil. Bu millet bu tür görüntülere layık değil. Bunlar da bu milletin temsilcisi olmaya layık değil."

Bir muhtarın ayağa kalkarak, "1982 Özal'la beraber" diye seslenmesi üzerine Erdoğan, "Geldin ve devam ediyorsun, Allah ömrünü uzun eylesin inşallah" karşılığını verdi.

3 FİTNE

Bir Müslümana kula kul olmak yakışmaz. Biz sadece rabbimizin önünde rükuda eğiliriz. Anadolu toprakları fitneyi, ihaneti kabul etmez. Bu topraklarda ancak birliğe, beraberliğe, dayanışmaya inanalar kök salabilir. Canlı bomba olup masum insanların hayatlarına kast edenler de, Meclis'i terörize edenler de bu kuytu pınardan nasibini alamamış olanlardır. Türkiye’yi geçmişten kopartıp kişiliksiz bir ülke yapmak istediler, başaramadılar. Şimdi yeni bir oyunu devreye soktular. Nedir o? Terörle canımızı yakıyorlar. Üç fitne… Irkçılık, terör ve mezhepçilik fitnelerinden kurtulmalıyız. Bizde mezhepçilik var mı? Şia, Sünni biz kabul etmiyoruz. Bizi birbirine bağlayan bağ Müslümanlıktır. Bizim en büyük gururumuz budur. Bu ülkede otuzu aşkın etnik unsur var… Biz birbirimiz yaratılanı yaratandan ötürü severiz anlayışı ile seviyoruz.

'BİZ GÖÇEBE KABİLESİ DEĞİLİZ'

Bizim 2200 yılı aşkın bir geçmişimiz var. Biz göçebe kabilesi değiliz. Biz devletler kurmuş, tarihi böyle yazmış bir milletiz. Sıkıntımız birikimimizi yeni nesillere aktaramamaktır. Tarih kitaplarında hep aldatıldık. Geçmişi bilmeyince bugün önümüze çıkartılan meseller karşısında ne yapacağımızı bilemiyoruz.

İstanbul'da Amfibi Hücum Gemisi'nin inşasına başlanması törenine geçen hafta katıldığını hatırlatan Erdoğan, bunun bir nevi uçak gemisi olduğunu belirterek, "Türkiye'nin belki yarım asır öncesi sahip olması gereken uçak gemisinin ilk örneğinin inşasına biz ancak bugün başlayabildik." ifadesini kullandı.

Aynı durumun uçaklar, tanklar, füzeler, uydular için de geçerli olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Nuri Demirağların, Vecihi Hürkuşların ve daha nice kahraman sanayicilerimizin, iş adamlarımızın başlattıkları teşebbüsler desteklenme şöyle dursun, engellenmiş ve akamete uğratılmıştır. Biz 2003 yılının ilk aylarında Başbakanlık görevini devraldığımızda, Türkiye'nin savunma sanayi ürünlerindeki dışa bağımlılığımız neydi biliyor musunuz, yüzde 80 düzeyindeydi. Kıbrıs çıkarmasında terörle mücadele sırasında yaşadığımız sayısız soruna, önümüze çıkartılan engellere rağmen bu konuda ciddi bir çalışma ortaya konmadığını üzüntüyle gördük."

Başbakanlığı döneminde savunma sanayi sektörünü ve onunla bağlantılı bilimsel araştırma ve geliştirme çalışmalarını kişisel himayesi altına altığını anlatan Erdoğan, bu alana ciddi kaynak ayırdıklarını söyledi.

 

Projelerin hayata geçirilmesi ve uzman personel yetiştirilmesi için özel sektörü ve ilgili kurumları teşvik ettiklerini aktaran Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Geriye dönüp baktığımda bu alana ayırdığımız kaynakla aslında en karlı, en verimli yatırımı yaptığımızı memnuniyetle müşahede ediyorum. Çünkü bizim dışarıdan sadece belirli bir süre kullanmak üzere alacağımız ürünlerin fiyatına bunları istediğimiz kadar üretecek tesislere, imkanlara sahip olduk. İşte Atak helikopterlerimizden 12 tanesi şu anda semalarımızda uçuyor, artık bunları biz üretiyoruz. Altay tankının seri üretimine başlanmak üzere, Milgem savaş gemilerimizden ikisi denizlerimizde seyir halinde, üçüncüsü şu anda tersanede inşa ediliyor. Dünyanın her yerinde askeri ve insani amaçlı görevler yürütecek amfibi hücum gemimizin inşası böylece başladı."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin tasarısı olan "Hürkuş" uçağının testlerinin tamamlandığını ve yakında seri üretime geçildiğini, milli piyade tüfeklerinin de üretilerek, askerlere dağıtılmaya başlandığını kaydetti.

"Roket, füze ve insansız hava araçları teknolojileri konusunda oldukça ileri bir noktaya ulaştık" diyen Erdoğan, şu anda özel sektörün de silahlı insansız hava aracı ürettiğini ve testlerin başladığını bildirdi.

Savunma sanayisi alanında çok sayıda yapılan çalışma ve yürütülen proje olduğunu belirterek, burada hepsini tek tek dile getirmenin zaman alacağını ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu.

"Tüm bu gayretlerimiz sayesinde bugün savunma sanayinde dışa bağımlılığımızı yüzde 80'den nereye indirdik, biliyor musunuz, yüzde 40'a indirdik. Hedef, bunu adeta sıfırlamak. Çünkü bağımlılıktan kurtulduğunuz anda caydırıcı olursunuz, eğer bağımlılığınız devam ederse birileri sizi sürekli tehdit eder. İnşallah bunları başaracağız. Bunları niye anlatıyorum biliyor musunuz, Türkiye kendi sorunlarını kendi çözmek zorundadır. Hangi işimizin çözümünü başka birilerine havale ettiysek o iş bizim ayağımıza bağ olmuştur."

Geçen hafta Kut'ül Amare Zaferi'nin 100. yılının kutlandığını anımsatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

"Aralarında 5 generalin bulunduğu 500 subay ve 13 bin İngiliz askerinin Halil Paşa tarafından esir alınmasıyla sonuçlanan bu zaferin üzerinde durulması gereken pek çok yönü vardır. Ben sadece şu tarafına dikkat çekmek istiyorum. Osmanlı ordusu, Balkan hezimetinin ardından tamamen kendi iradesiyle hızla yeniden toparlanıp, teşkilatlanmasını, teçhizatını tahkim etmiştir. Şayet böyle olmasaydı, 1. Dünya Savaşı'ndaki zaferlerimizin hiçbirini kazanamazdık. Çanakkale Savaşı da, Kut'ül Amare kuşatması da, Kanal seferi ve Gazze savunması da ardından gelen Kurtuluş Savaşı'mız da bu silkinişin, bu yeniden dirilişin eseridir. Kurda sormuşlar 'Boynun niye kalın' diye, kurt da 'Kendi işimi kendim yaparım da onun için' demiş. İşte biz de kendi işimizi kendimiz yaptığımız yerlerde başarılı olduk. Meseleyi başkalarına havale ettiğimiz konularda da geri kaldık. Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz. Buna dikkat edeceğiz."

Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un "Tarihi 'tekerrür' diye tarif ediyorlar, hiç ibret alınsaydı 'tekerrür mü' ederdi" sözünü hatırlatarak, tarihten ibret alındığı takdirde tekerrür etmeyeceğini söyledi.

TÜRKİYE IMF'YE PARA VERİR KONUMDA

Kendilerinin ise tarihten ibret aldıklarını ve eksiklikleri tamamlamaya çalıştıklarını vurgulayan Erdoğan, "Bunun için terörle mücadelemizi teknolojisiyle, istihbaratıyla, stratejisiyle kendimiz yürütüyoruz. Bölgemizdeki sorunların çözümünde kendi inisiyatiflerimizi ortaya koyuyoruz. Ekonomide, IMF reçetelerini bir kenara bırakıp, kendi kalkınma modelimizi uygulamaya geçirdik." diye konuştu. Türkiye'nin bugün IMF ile bir sıkıntısı olmadığını hatta IMF'ye para verir konumda.

YENİ NESİLLERE TARHİMİZİ UNUTTURMAYACAĞIZ

"Elbette layüsel olmadığımızın farkındayız. Birçok alanda diğer ülkelerle ortak hareket etmemiz gereken noktalar bulunduğunu da unutmuş değiliz, bununla birlikte meseleyi toptancı bir anlayışla birilerine havale etme kolaycılığına da kaçmıyoruz. Özellikle müttefiklerimizle ilişkilerimizi gözetiyoruz, gerekiyorsa önümüzdeki meseleleri müttefiklerimizle tartışıyoruz ama mutlaka kendi projelerimize öncelik veriyoruz. Hiç şüphesiz Kut'ül Amare Savaşı'nın üzerinden geçen bir asra rağmen işgal kuvvetlerinin İstanbul'daki bürolarına astıkları 'Kut'u unutma' tabelasını gönüllerinde hala muhafaza edenler var. İşte biz bütün bunları bu işleri onlara rağmen yapıyoruz. Onlar nasıl Kut'u unutmadılarsa biz de yeni nesillere tarihimizi unutturmamak için her gün daha çok çalışacağız."

 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.