Düğün kültürümüz
Kütahya

Tuna İşleyen
tunaisleyen@hotmail.com - 0Düğünler, her kültürde birer birliktelik ve neşe kaynağıdır. Ancak bizim topraklarımızda düğün salonlarının kendine has bir kültürü vardır. Bu kültür, sadece iki insanın hayatını birleştirmekle kalmaz, aynı zamanda geleneklerimizi, müziğimizi ve coşkumuzu da bir araya getirir. Özellikle son yıllarda yeniden canlanan bir gelenek var ki, izleyenlerin ve katılanların yüzünde tatlı bir tebessüm bırakıyor: atla salona giriş.
Sadece düğünlerde değil, sünnet törenlerinde de bu geleneğe sıkça rastlıyoruz. Bir prens edasıyla ata binmiş sünnet çocuğunun, davul zurnayla karşılanarak salona girmesi, hem çocuğu onurlandırıyor hem de misafirlere unutulmaz bir an yaşatıyor. Bu an, sadece bir tören detayı değil, aynı zamanda ailelerin çocuklarına verdiği değerin ve gururun da bir sembolü haline geliyor.
Damadın atla gelini alıp salona getirmesi ise, adeta eski Türk filmlerinden fırlamış bir sahne gibi. Bu gelenek, sadece romantik bir jest değil, aynı zamanda atın gücünü, asaletini ve Türk kültüründeki yerini de yeniden hatırlatıyor. Davul zurnanın coşkulu ritimleri eşliğinde salona adım atıldığında ise, adeta Ege yöresinin o hareketli oyunları salonun dört bir yanını sarıyor. Zaten bizim düğünlerimiz de sadece oturup izlenen değil, katılan ve oynanan törenlerdir. Halaylar, zeybekler ve diğer yöresel oyunlarla coşkunun tavan yaptığı anlar, düğün salonu kültürümüzün en canlı örneklerindendir.
Düğün salonları, dört duvar arasında sıkışıp kalmış mekanlar değildir. Onlar, geçmişin izlerini günümüze taşıyan, geleneklerimizi yaşatan ve her anı bir kültürel şölen haline getiren özel yerlerdir. Atla salona girişler, davul zurnalı karşılamalar ve yöresel oyunlar... Tüm bunlar, bize ait olanın ne kadar değerli ve renkli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Sizce bu tür kültürel geleneklerin yeniden canlanması düğünlerimize nasıl bir ruh katıyor?