İŞKEMBE” SÖZCÜĞÜNÜ KORKMADAN ÇEKİNMEDEN SÖYLÜYORUM
Bülent Alpagut - Kasım ayı yazıları

Bülent Alpagut
- 05062218413
27 EKİM 2020 TARİHİNDEN BU YANA “ İŞKEMBE”
SÖZCÜĞÜNÜ KORKMADAN ÇEKİNMEDEN SÖYLÜYORUM
Diyeceksiniz;” İşkembe” sözcüğünü Bülent Hoca neden 27 Ekim 2020’den bu yana rahatça telaffuz edebiliyor?Çünkü bu tarihten önce Tavşanlı’da bir Fethi Demirat vardı. Artık yok., Onun için söyleyebiliyorum. Merhum arkadaşım ,güzel insandı Ferit Demirat nedendir hala bilmem “ İşkembe “ sözcüğünü söyleyen herkese iyi bir yumruk atardı. Hem de sırtının tam orta yerine. Ben bile bu sözcüğün ,merhum Fethi için neden önemli olduğunu bilmeden telaffuz ettiğimde merhumdan sırtımın tam ortasına demir bir yumruk yemiştim. Hiç unutmam ilçemize bir sayın hakim atanmıştı. Zaman içinde merhum Fethi ile ahbap olmuşlardı. Birisi yanılıp yenilip sayın hakimden ricada bulunmuş: Fethi’nin bulunduğu bir ortamda “ işkembe “ sözcüğünü söylemesini rica etmiş. Sayın hakim nereden bilsin işin sonunda neler olacağını? Bu sözcüğü sarfedince bizim Fetühi durur mu? Hemen yanındaki sayın hakimin sırtına :” Allah” diyerek yumruğu yapıştırıvermiş. Şaka da olsa zor bir durum. Ama durum sayın hakime anlatılınca o da tebessüm etmiş.
Ben de sevgili merhum Fethi’nin mütevazı ayakkabı dükkanına sık uğrayanlardandım. Beni de oyuna getirirlerdi. Fethi’yi kızdırmak için “ İşkembe” deyince sert değil ama biraz acıtan bir yumruğu sırtımda bulmuşumdur.
Merhum Fethi merhum babası ile birlikte son dükkanının tam karşısındaki dükkanda ayakkabı tamiri yapar, ayakkabı üretirdi. Merhum Balıkesirli Muharrem Usta ciddi, şaka götürmez, işini bilen,çalışırken fazla muhabbeti sevmeyen bir esnaftı. Zaman içinde ondan bundan aldığı paraları oturduğu sandalyenin arkasına yaptırdığı bir çantaya atarmış. Öyle de yapmış ve zamanla bu paralar bu çantada kalmış. Merhum Fethi bir gün çay içerken bana bir sürü kağıt para ,banknot göstermişti. Büyük kağıt paralardı ama hepsi de tedavülden kalkmış paralar. Bana “bunları zamanında ele geçirseydim neler neler yapmazdım”demişti.
Merhum Fethi Demirat bir Linyitspor fanatiğiydi. Linyitspor ile kalkar, onunla yatardı. Linyitspor onun yaşamının bir parçasıydı. Linyitspor’un bu günlerini görseydi zamanından önce ölürdü. Çünkü merhum Fethi Linyitspor’un görkemli günlerinin gören ,yaşayan insandı.
Bugün hala bana yaptığı bir ayakkabı var. Eskimeyen bir ayakkabı. Çok güzel, dayanıklı,sağlam ayakkabılar üretirdi. Öyle ayakkabılar nerede? Ne zaman merhum Fethi’yi ansam inanın içim acır. Benim ikinci adresim merhumun dükkanıydı. Dükkanı hiç boş kalmazdı. Müşterisi boldu. Temiz iş yaptığı için herkes ona gelirdi. Hiçbirini geri çevirmezdi. Zaman zaman öğle vakitlerinde karşısındaki lokantaya birlikte giderdik. Kuru fasülye ve pilav yer çıkardık. Bu lokanta öncesinde burası helvacı dükkanıydı.Merhum Fethi iyi bir uçarcıydı. Avcılık ve Atıcılık Kulübünün üyesiydi ve yönetiminde de çalışmışlığı vardı. Bir hüneri daha vardı; Bel fıtığı,çıkık ve kırıkların ustasıydı. Birkaç kez beni de dükkanın üst katına çıkarıp belime masaj yapmıştı ve rahatlamıştım. Bir gün dükkanda çalışırken kulakları çınlasın eski GLİ Müdür yardımcılarından abimiz Ravi Hacıalioğlu’ndan haber gelmişti. Beli kitlenmiş. Bizi evine çağırmıştı. Apar topar GLİ Merkez Sitesi’ne gitmiştik. Veli Bey’i evinde küçük bir masaj ve operasyonla rahatlatmıştık. Merhumun kerpeten gibi parmakları vardı. Tokalaşırken eğer boş bulunursanız beş parmağınızın bir araya geldiğini görürdünüz. Yani kendisiyle tokalaşmak için tedbirli olmanızda fayda vardı. Eşi kendisinden önce vefat etmişti. Eşini çok severdi. Onun vefatı uzun süre kendisini olumsuz etkilemişti.Bir mobileti vardı. Bisiklete de binerdi. Maç günleri iş yerini kapatırdı. İşyerindeki albümünde çok değerli fotoğrafları vardı. Mekanın cennet olsun kardeşim. DUALARIMDASIN……..
CUMHURİYET HALK PARTİSİ ÖĞRETMEN ÇOCUĞU
SEVGİLİ TAMER YENİKAYA’YI YENİDEN BAŞKANLIĞA GETİRDİ
Merhum meslektaşım, efsane öğretmenlerden Ahmet Yenikaya’nın Atatürk sevdalısı, Cumhuriyet sevgisiyle büyüyen dürüst,efendi çocuğu TAMER YENİKAYA’yı kutladım. Sevgili meslektaşım,kardeşim Çardaklılı Mustafa Ertan ,merhum Ahmet Yenikaya’yı iyi bilenlerden. Beraber bir süre komşuluk yapmışlar. Birisi,Yumaklı’da ,diğeri İnli’de görevdeymişler. Ben referansı dostlarımdan alırım. Sevgili Tamer Yenikaya’nın referansını da meslektaşım sevgili Mustafa Ertan’dan aldım.
C.H.P Kütahya’da küllerinden yeniden doğuyor. Bunu herkes biliyor. Bunun nasıl olduğunu da ifadeye gerek var mı? C.H.P güzel insanları bulup görevlendiriyor. Bir dostuma sevgili C.H.P İl Başkanı Tamer Yenikaya’yı sordum. Bana çok güzel bir şekilde :” Hocam,Aslan’ın yavrusu Aslan olur” deyiverdi.
05 Ekim 1964 doğumlu olan öğretmen çocuğu Kütahya’da yeniden göreve getirilenC.H.P İl Başkanı Tamer Yenikaya ilk,orta,lise eğitimini Kütahya’da yapmış. Teknik Lise Kimya Bölümü mezunu. Yani kimyacı. Yani Kütahya’nın ekmeğiyle doymuş, Kütahya’nın suyunu içmiş,havasını teneffüs etmiş bir hemşehrimiz. 1994 yılında Hacı Bektaş-ı Veli Derneği Başkanlığı yapmış. 2000 yılında Recai Özekmekçi’nin davetiyle C.H.P İl yönetimine girmiş. Halit Keler ve İsmail Tünür yönetiminde partinin gelişmesinde,başarılarında katkısı olmuş. Disiplin Kurulunda da hizmeti var. 2014 yılında Zeliha Aksaz Sapmaz’ın daveti üzerine il yönetiminde görev almış. İl yönetiminin kendisine tevdi ettiği tüm görevleri başarıyla yapmış. 2023 yılındaki 38. Kurultayda sayın Aksaz parti meclisine girince ve genel başkan yardımcılığı görevini üstlenince kendisine Kütahya İl Başkanlığı teklifi yapqlmış ve kabul etmiş. Bu görevini bu defa bir kez daha almış bulunuyor. Bence sevgili Tamer Yenikaya C.H.P’nin birinci parti konumuna geldiği şu sıralarda daha çok çalışacaktır. Netice itibariyle Kütahya Cumhuriyet’in ilanından 1950 Mayıs Ayı ‘nın ortalarına kadar devleti tek başına yöneten siyasi parti C.H.P’ye gönül verenlerin partisiydi. Çok partili döneme geçtikten sonra doğal olarak yeni yeni siyasi partiler ortaya çıktı. Ama ilginç olan onlarca siyasi parti içinde hala önemli bir sayıda C.H.P’linin ülkemizde bulunmasıdır. Üstelik C.H.P İKTİDARA TALİP OLMUŞTUR. Sevgili Tamer Yenikaya’nın çok yorulacağı,belki uykusunu alamayacağı günler olacaktır. Önemli olan sevgili Tamer Yenikaya’nın bir Atatürk sevdalısı ,vatansever ve geleceğe umutla bakan bir kişiliğe sahip olmasıdır. Aldığım duyumlara göre sevgili Tamer Yenikaya geniş bir kitlenin sempatisini kazanmış gibi görünüyor. Allah işini rast getirsin. Siyaset izahı mümkün olmayan bir şey. Siyaset yapmak ta bir o kadar zor. Siyaset adamlarımızın söyledikleri hala hatırlardadır; Örneğin, Süleyman Demirel “ Rüzgarsız havada dönen fırıldağın elbette bir üfleyeni vardır”demiştir. Cumhurbaşkanlarımızdan İsmet İnönü.” Büyük devletlerle ilişki kurmak ayı ile yatağa girmeye benzer” demiştir. D.P’li m uhalifler dönemin C.H.P’li Başbakanı Hasan Saka’nın istifasını isterken kendisine siyaset diliyle “Çekil çekil artık” diye bağırmışlardı. Ama Başbakan esprili ve neşeli bir şekilde “ Evet dün gece çekildim 90 okka geldim”yanıtını vermişti. Tavşanlı’ya bir zamanlar gelen Osman Bölükbaşı Tavşanlılılara hitabederken beklediği alkışı alamayınca aynen:” Ekin güzel görünüyor ama denesi az” demiş ve alkışlanmıştı. Cemil Çiçek ne demişti?” Siyasette adama kirlettiği testiden su içirirler”.Siyasette her daim iyilikler bir şekilde unutulmuştur. Nankörlük baki kalmıştır. Şahmelekli Emin Çavuş zamanın bakanına Tavşanlı’da :” Sayın bakanım,siyaset iki gidip bir kıç atmaktır” dediğinde herkes gülmekten kırılıp geçmişti. Bunları neden söylüyorum? Siyaset yapmak gerçekten yürek ister.Siyaset yapanların , Her sürprize açık olmaları gerekir.Sevgili Tamer Yenikaya ‘yı zor günlerin beklediğini düşünüyorum. Ama siyaset arenasına çıkanlar gladyatör gibi güçlü olmalıdırlar. Sevgili kardeşim Tamer Bey zırhını giy ve yola koyul. Allah yardımcın olsun.
TAVŞANLI’DA MERKEBİNİ KAYBEDENLER BİLE MERHUM TERZİ
TERZİ ABDULLAH UYGUR’UN DÜKKANINA UĞRARDI
Dostlarımın,arkadaşlarımın Hakk’a kavuştukları günleri asla unutmam. Bu benim için bir ahde vefadır. Sevgili terzi Abdullah Uygur ‘u 24 Ekim 2021 tarihinde kaybetmiştik. Mekanı Cennet olsun. Kendisini özellikle telefonla ararken ilk sözüm.” Alo” yerine” Ya Eyyühellezine Amenu” olurdu. O da ne zaman bana telefon açsa aynı şekilde söze başlardı. Bizim kendisiyle dostlğumuz merhum babası Ahmet Uygur ile merhum kardeşi Ali Uygur’un mütevazı ayakkabı tamir dükkanında başlamıştır. Merhum Ahmet Uygur ciddi,disiplinli,işinin ehli,namuslu bir insandı. Kardeşi Ali Uygur da keza öyleydi. Sevgili Abdullah, sevgili Selahattin, sevgili Kemal henüz küçüktüler. Ben de öyleydim. Atatürk İlkokulu7ndan ders bitiminde eve dönerken Sığırönü Caddesi’nden aşağı iner,sağa sola selam vere vere soluğu Odunpazarı’nda,Arapzade Camii yanında alırdım. Arastaya girer merdhum camcı Çakır’ın dükkanına yaklaşır, merhum Ahmet Abi’min ve merhum Ali Abi’min birlikte çalıştıkları mütevazı ayakkabı dükkanına gelirdim. Saat 15.30’dan 17.00’ye kadar çene çalar evimin yolunu tutardım. Bu arada öğrencim,aynı zamanda Tavşanlı İmam- Hatip Lisesi müdürlüğü de yaptı Selahattin,kardeşi Kemal ve kardeş çocukları merhum terzi Abdullah’ı da görürdüm.
Terzu Abdullah zaman içinde eski Belediye binası ve müftülük( Ulucami bahçesine komşu) vefatına kadar çalıştığı terzi dükkanında oldu.Bu dükkanda, 24 Ekim 2019 tarihinde Hakk’a kavuşan kahveci Çavdar’ın getirdiği çayları kim bilir kaç kez yudumladığım olmuştur?
Merhum Terzi Abdullah’ın terzi dükkanına kimler gelmezdi ki? Halen hayatta ,Tavşanlı’nın duayen oda başkanlarından şoför Çenter Ziya, Yüzbaşıların Cemal, merhum Üftadelerin Abdullah, merhum Ali Osman Başköy, merhum komşusu Ali İhsan, ara sıra merhum Nafi, halen hayatta iş insanımız ,okul arkadaşım Hayrettin Doruöz,Mehmet Çelikten, öğrencim,okul müdürü Selahattin Uygur bu terzi dükkanının müdavimlerindendi. Daha adını yazamadığım niceleri merhum terzi Abdullah’ın en azından hatırını sorar geçerlerdi.
Köylerden gelen köylü kardeşlerimiz de terzi Abdullah’a uğramadan edemezlerdi. Cumartesi sebze ve meyve pazarına gelenler ,köylerinden getirdikleri yumurta.tereyağı, ,süt,peynir,kaymak, köy ekmeği,yoğurt gibi ürünlerini bu terzi dükkanının içine boca eder giderlerdi. Dükkana satılmak üzere getirilen ürünlerin çoğunu merhum terzi Abdullah’ın dükkanına gelenler aralarında taksim ederlerdi. Merhum Abdullah kendisine verilen paraları ürün sahiplerine geldiklerinde verirdi. Merhum Abdullah kimseye borçlu ölmedi. Bunu iyi biliyorum. Sadece olsa olsa belki Allah’a borcu vardır.
Terzi merhum Abdullah hem işini yapar,hem konuşulanları dinler, uygun görürse muhabbete katılırdı. Samimiyetle ifade etmek isterim; kabaca ,Tavşanlı’da merkebini kaybedenler bile zaman olmuş merhum terzi Abdullah’tan yardım almıştır. Ben şahsen sevgili kardeşim merhum terzi Abdullah’a kefilim. Helal kazandı. Kimseyi aldatmadı,kandırmadı. Gönülleri fethetmesini bildi. Dost çevresi genişti. Kendisine ömrünün son zamanlarında iyilik yapanları her zaman taktirle ifade ederdi. Berber Ergun’dan her zaman sitayişle söz ederdi. Allah inandırsın,samimiyetle ifade etmek isterim; Terzi Abdullah’ın aramızdan ayrılması gerçekten Tavşanlı için bir kayıp olmuştur. Ben kendisini her namaz kıldığımda dualarıma alıyorum. İnsanın iyilikle anılması kadar güzel başka ne olabilir ki? Terzi merhum Abdullah Uygur’un arkada bıraktığı dostları mutlaka defterini açık tutacaklardır.
TAVŞANLI’DA MİLLİ BAYRAMLAR VE CEMİL KALFA
Yazımın başlığı ilginçtir. Diyeceksiniz:”Eh! Tamam milli bayramları anladık ta Cemil Kalfa’nın da bayramlarla ne ilgisi var? Hem de çok var. Özellikle eski kaymakamlarımızdan İdris Kurtkaya( halen hayatta ve emekli vali yardımcısı) ,Bekir Ergök( halen hayatta ve emekli vali yardımcısı),Bekir Sıtkı Hanlıoğlu( halen hayatta ve emekli vali yardımcısı) görevdeyken kutlanan tüm milli bayramlarımızda, Cumhuriyet Alanı’nda törenler sonunda başta sayın kaymakamlar,beraberinde protokola mensup zevatla birlikte tören alanından ayrılmazlar,halk,kuruluşlar ve diğerleri alanı terk ettikten sonra soluğu merhum Cemil Sarıfedai( Cemil Kalfa) nin kırtasiye dükkanında alırlardı. Kambersiz düğün olur mu? Ben de onlarla birlikte olurdum.
Merhum Cemil Kalfa’nın Cumhuriyet Meydanı’nda, Cami yanında, Atatürk Anıtı’na bakan mütevazı bir kırtasiye dükkanı vardı. ( bu dükkan halen PTT binası hizasında, İstasyon Caddesi üzerindedir) Topu topu 18 metre kare kadar bir dükkandı. Sayın kaymakamlar öncelikle merhum Cemil Kalfa’nın masasına otururlardı. Gerisi Allah kerim diyelim. Protokola mensup zevat arasında Cemil Kalfa’nın kırtasiye dükkanında yer bulabilenler arasında sadece Belediye başkanlarını, Emniyet müdürlerini, garnizon komutanlarını, Ağırceza Mahkemesi başkanlarını yer bulabilenler arasında söyleyebilirim. Diğer zevat ya dükkanın önünde oturarak,ya da ayakta olurlardı. Çaylar merhum Cemil Kalfa’dan olurdu. Merhumun eti ne sütü ne ki?Bu konuda bir keresinde kulakları çınlasın sayın eski kaymakamlarımızdan Bekir Sıtkı Hanlıoğlu’na serzenişte bulunmuş, biraz da törenler sonrasında sayın Belediye başkanının misafiri olmamızı istemişimdir. Öyle de oldu. Artık milli bayramlar kutlandıktan sonra aynı protokola mensup zevat ile birlikte belediyeye gitmeye başlamıştık.
Size ilginç gelebilir; Cum günleri de merhum Cemil Kalfa’nın kırtasiye dükkanı boş kalmazdı. Cuma namazı için gelip yer bulamayanlar bu küçücük kırtasiye dükkanının cemaatı olurlardı. Merhum,Devlet Sanatçısı ressamımız Abdullah Taktak en önde yer alırdı.Ben de naçizane bu kırtasiye dükkanında saf tutanlardandım.
Merhum Cemil Kalfa’nın mütevazı kırtasiye dükkanı siyasetçilerin de sıkça ziyaret ettiği bir mekandı. Bazen bu kırtasiye dükkanında sert konuşmalar da olurdu. Merhum,okul arkadaşım, Avukat,milletvekili ve sonra bakan oldu H. Cavit Erdemir , merhum milletvekilimiz Ahmet Derin, halen hayatta eski belediye başkanlarımızdan milletvekilimizdi Hüsnü Ordu, çeşitli yerleşim birimlerindeki siyasetçiler bu kırtasiye dükkanına mutlaka uğramadan edememişlerdir. Merhum Cemil Kalfa Demokrattı. Ama kırtasiye dükkanına diğer siyasi parti sempatizanları da gelmiş,merhumun çayını içmiş,ağırlanmıştır. Sadece bunlar mı? Hemen hemen her birim müdürü de merhum Cemil Kalfa’yı mutlaka ziyaret ederdi.
Cemil Kalfa merhum, sporu seven bir hemşehrimizdi. Tavşanlı’da futbolun gelişmesinde etkili isimlerdendi. Ne zaman ilçe dışından bir yetkili gelse burasını adres bilir ve merhum Kalfa’nın misafiri olur,ağırlanır,gönderilirdi.
Gelelim lafın özüne; bugün böyle güzelliklerin yaşanıp yaşanmadığını bilmiyorum. Ama ne zaman Tavşanlı’da kaybolsam evden kesinlikle ilk arandığım yer Cemil Kalfa merhumun kırtasiye dükkanı olurdu. Tam isabet. Hemen derlenip toplanıp evin yolunu tutardım. Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle bunlar aklıma geliverdi. Eğer Tavşanlı’da olabilseydim ilerleyen yaşıma rağmen çıkar ortaya bu bayramı da yönetirdim. Ama merhum Cemil Kalfa’nın kırtasiye dükkanını nasıl tekrar bulabileceğiz?