polyester plastik çember çemberleme makinası ankara acil dişçi plastik çember satış ankara güneş enerjisi almanya sohbet sohbet siteleri mobil sohbet komatsu yedek parça servisi hollanda sohbet belçika sohbet chat odaları sohbet
14 Aralık 2025 - Pazar

İŞKEMBE” SÖZCÜĞÜNÜ KORKMADAN ÇEKİNMEDEN SÖYLÜYORUM

Bülent Alpagut - Kasım ayı yazıları

Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 18 dk.
Bülent Alpagut

Bülent Alpagut

- 05062218413
Google News

   
    27    EKİM   2020   TARİHİNDEN BU YANA  “ İŞKEMBE”
    SÖZCÜĞÜNÜ KORKMADAN ÇEKİNMEDEN SÖYLÜYORUM 
  
             Diyeceksiniz;” İşkembe” sözcüğünü Bülent Hoca neden  27 Ekim 2020’den bu yana rahatça telaffuz edebiliyor?Çünkü bu tarihten önce Tavşanlı’da bir Fethi Demirat vardı. Artık yok., Onun için söyleyebiliyorum. Merhum arkadaşım ,güzel insandı Ferit Demirat nedendir hala bilmem “ İşkembe “ sözcüğünü söyleyen herkese iyi bir yumruk atardı. Hem de sırtının tam orta yerine. Ben bile   bu  sözcüğün  ,merhum Fethi için  neden önemli olduğunu bilmeden telaffuz ettiğimde merhumdan  sırtımın tam ortasına  demir bir yumruk yemiştim.  Hiç unutmam ilçemize bir sayın hakim atanmıştı. Zaman içinde merhum Fethi ile  ahbap olmuşlardı. Birisi yanılıp yenilip sayın hakimden ricada bulunmuş:  Fethi’nin bulunduğu bir ortamda “ işkembe “ sözcüğünü söylemesini rica etmiş. Sayın hakim nereden bilsin işin sonunda neler olacağını? Bu sözcüğü sarfedince  bizim Fetühi durur mu? Hemen yanındaki sayın hakimin sırtına :” Allah” diyerek yumruğu yapıştırıvermiş. Şaka da olsa  zor bir durum. Ama durum sayın hakime anlatılınca o da tebessüm etmiş. 
               Ben de sevgili merhum Fethi’nin mütevazı ayakkabı dükkanına sık uğrayanlardandım. Beni de oyuna getirirlerdi.  Fethi’yi kızdırmak için “ İşkembe” deyince sert değil ama biraz acıtan bir yumruğu sırtımda bulmuşumdur. 
                Merhum Fethi merhum babası  ile birlikte son  dükkanının tam karşısındaki  dükkanda ayakkabı tamiri yapar, ayakkabı üretirdi.  Merhum Balıkesirli Muharrem Usta ciddi, şaka götürmez, işini bilen,çalışırken  fazla  muhabbeti sevmeyen bir esnaftı.   Zaman içinde  ondan bundan aldığı paraları  oturduğu sandalyenin arkasına yaptırdığı bir çantaya atarmış.  Öyle de yapmış ve zamanla  bu paralar bu çantada kalmış. Merhum Fethi bir gün çay içerken bana bir sürü kağıt para ,banknot göstermişti. Büyük kağıt paralardı ama hepsi de  tedavülden kalkmış paralar. Bana “bunları zamanında ele geçirseydim neler neler yapmazdım”demişti.
                  Merhum Fethi Demirat bir Linyitspor fanatiğiydi.  Linyitspor ile kalkar, onunla yatardı.  Linyitspor onun yaşamının bir parçasıydı.  Linyitspor’un bu günlerini görseydi zamanından önce ölürdü. Çünkü merhum  Fethi Linyitspor’un görkemli günlerinin gören ,yaşayan insandı. 
                  Bugün hala bana yaptığı bir ayakkabı var. Eskimeyen bir ayakkabı. Çok güzel, dayanıklı,sağlam ayakkabılar üretirdi.  Öyle ayakkabılar nerede?  Ne zaman merhum  Fethi’yi ansam inanın içim acır. Benim ikinci adresim merhumun dükkanıydı. Dükkanı hiç boş kalmazdı. Müşterisi boldu. Temiz iş yaptığı için  herkes ona gelirdi.  Hiçbirini geri çevirmezdi.  Zaman zaman öğle vakitlerinde karşısındaki  lokantaya birlikte giderdik.  Kuru fasülye ve pilav yer çıkardık.  Bu lokanta öncesinde burası helvacı dükkanıydı.Merhum Fethi iyi bir uçarcıydı. Avcılık ve Atıcılık Kulübünün üyesiydi ve yönetiminde de  çalışmışlığı vardı. Bir hüneri daha vardı; Bel fıtığı,çıkık ve kırıkların ustasıydı. Birkaç kez beni de dükkanın üst katına çıkarıp belime masaj yapmıştı ve rahatlamıştım. Bir gün dükkanda çalışırken kulakları çınlasın eski GLİ Müdür yardımcılarından  abimiz Ravi Hacıalioğlu’ndan haber gelmişti. Beli kitlenmiş. Bizi evine çağırmıştı. Apar topar GLİ Merkez Sitesi’ne gitmiştik. Veli Bey’i  evinde küçük bir masaj ve operasyonla rahatlatmıştık.  Merhumun kerpeten gibi parmakları vardı. Tokalaşırken eğer boş bulunursanız beş parmağınızın bir araya geldiğini  görürdünüz.  Yani kendisiyle tokalaşmak için tedbirli olmanızda fayda vardı.   Eşi kendisinden  önce vefat etmişti. Eşini çok severdi. Onun vefatı uzun süre kendisini olumsuz etkilemişti.Bir mobileti vardı. Bisiklete de binerdi.  Maç günleri iş yerini kapatırdı.  İşyerindeki albümünde çok değerli fotoğrafları vardı.  Mekanın  cennet  olsun kardeşim. DUALARIMDASIN……..
      
   CUMHURİYET HALK PARTİSİ   ÖĞRETMEN ÇOCUĞU
   SEVGİLİ  TAMER YENİKAYA’YI YENİDEN  BAŞKANLIĞA   GETİRDİ
           
 
          Merhum meslektaşım, efsane öğretmenlerden  Ahmet Yenikaya’nın Atatürk sevdalısı, Cumhuriyet sevgisiyle büyüyen  dürüst,efendi çocuğu TAMER YENİKAYA’yı kutladım. Sevgili meslektaşım,kardeşim Çardaklılı Mustafa Ertan ,merhum Ahmet Yenikaya’yı iyi bilenlerden. Beraber bir süre komşuluk yapmışlar. Birisi,Yumaklı’da ,diğeri İnli’de görevdeymişler.   Ben referansı  dostlarımdan alırım.  Sevgili Tamer Yenikaya’nın referansını da meslektaşım  sevgili  Mustafa Ertan’dan aldım.
           C.H.P  Kütahya’da  küllerinden yeniden doğuyor.  Bunu herkes biliyor. Bunun nasıl olduğunu da ifadeye gerek var mı?  C.H.P güzel insanları bulup görevlendiriyor.  Bir dostuma  sevgili C.H.P İl Başkanı Tamer Yenikaya’yı sordum. Bana çok güzel bir şekilde :” Hocam,Aslan’ın yavrusu Aslan olur” deyiverdi. 
           05 Ekim 1964 doğumlu olan öğretmen çocuğu  Kütahya’da  yeniden  göreve getirilenC.H.P İl Başkanı Tamer Yenikaya ilk,orta,lise eğitimini Kütahya’da yapmış. Teknik Lise  Kimya Bölümü mezunu. Yani kimyacı. Yani Kütahya’nın ekmeğiyle doymuş, Kütahya’nın suyunu içmiş,havasını teneffüs etmiş  bir hemşehrimiz. 1994 yılında  Hacı Bektaş-ı Veli  Derneği Başkanlığı yapmış. 2000 yılında   Recai Özekmekçi’nin davetiyle  C.H.P İl yönetimine girmiş. Halit Keler ve İsmail Tünür yönetiminde  partinin gelişmesinde,başarılarında  katkısı olmuş.  Disiplin Kurulunda da hizmeti var.  2014 yılında Zeliha Aksaz Sapmaz’ın  daveti üzerine  il yönetiminde görev almış. İl yönetiminin kendisine tevdi ettiği tüm görevleri başarıyla yapmış.  2023 yılındaki 38. Kurultayda  sayın Aksaz parti meclisine girince ve genel başkan yardımcılığı görevini üstlenince  kendisine Kütahya İl Başkanlığı teklifi yapqlmış ve kabul etmiş. Bu görevini bu defa bir kez daha almış bulunuyor.  Bence sevgili Tamer Yenikaya C.H.P’nin  birinci parti konumuna geldiği şu sıralarda   daha çok çalışacaktır. Netice itibariyle Kütahya  Cumhuriyet’in ilanından 1950 Mayıs Ayı ‘nın ortalarına kadar devleti  tek başına yöneten siyasi parti C.H.P’ye gönül verenlerin partisiydi.  Çok partili döneme geçtikten sonra  doğal olarak yeni yeni siyasi partiler  ortaya çıktı.  Ama ilginç olan onlarca siyasi parti içinde hala önemli bir sayıda C.H.P’linin  ülkemizde bulunmasıdır.  Üstelik C.H.P İKTİDARA TALİP OLMUŞTUR.   Sevgili Tamer Yenikaya’nın  çok yorulacağı,belki uykusunu alamayacağı günler olacaktır.  Önemli olan sevgili Tamer Yenikaya’nın bir Atatürk sevdalısı ,vatansever ve geleceğe umutla bakan bir kişiliğe sahip olmasıdır. Aldığım duyumlara göre  sevgili Tamer Yenikaya  geniş bir kitlenin sempatisini kazanmış gibi görünüyor.  Allah işini rast getirsin.   Siyaset izahı mümkün olmayan bir şey. Siyaset yapmak ta bir o kadar zor. Siyaset adamlarımızın söyledikleri hala hatırlardadır; Örneğin, Süleyman Demirel “ Rüzgarsız havada  dönen fırıldağın elbette bir üfleyeni vardır”demiştir. Cumhurbaşkanlarımızdan  İsmet İnönü.” Büyük  devletlerle ilişki kurmak ayı ile yatağa girmeye benzer” demiştir. D.P’li  m uhalifler  dönemin   C.H.P’li  Başbakanı  Hasan Saka’nın istifasını isterken kendisine siyaset diliyle “Çekil çekil artık” diye bağırmışlardı.  Ama Başbakan esprili  ve neşeli bir şekilde “ Evet dün gece çekildim 90 okka geldim”yanıtını vermişti. Tavşanlı’ya bir zamanlar gelen  Osman Bölükbaşı  Tavşanlılılara hitabederken beklediği alkışı alamayınca aynen:” Ekin güzel görünüyor ama  denesi az”  demiş ve alkışlanmıştı. Cemil Çiçek ne demişti?” Siyasette adama   kirlettiği testiden  su  içirirler”.Siyasette her daim iyilikler bir şekilde unutulmuştur. Nankörlük baki kalmıştır. Şahmelekli Emin Çavuş zamanın bakanına Tavşanlı’da   :” Sayın bakanım,siyaset iki gidip bir kıç atmaktır” dediğinde herkes gülmekten kırılıp  geçmişti. Bunları neden söylüyorum?  Siyaset yapmak gerçekten yürek ister.Siyaset yapanların ,  Her sürprize açık olmaları gerekir.Sevgili Tamer Yenikaya  ‘yı zor  günlerin beklediğini düşünüyorum. Ama  siyaset arenasına çıkanlar gladyatör gibi güçlü olmalıdırlar. Sevgili kardeşim Tamer Bey  zırhını giy ve  yola koyul. Allah yardımcın olsun. 
                                       
           TAVŞANLI’DA MERKEBİNİ KAYBEDENLER  BİLE MERHUM TERZİ
                     TERZİ  ABDULLAH UYGUR’UN  DÜKKANINA UĞRARDI       

     Dostlarımın,arkadaşlarımın Hakk’a kavuştukları günleri asla unutmam. Bu benim için bir ahde vefadır. Sevgili terzi Abdullah Uygur ‘u  24 Ekim 2021 tarihinde kaybetmiştik.  Mekanı Cennet olsun. Kendisini özellikle telefonla ararken ilk sözüm.” Alo” yerine” Ya Eyyühellezine Amenu” olurdu. O da ne zaman bana telefon açsa aynı şekilde söze başlardı. Bizim kendisiyle dostlğumuz merhum babası  Ahmet Uygur ile merhum kardeşi Ali Uygur’un  mütevazı  ayakkabı tamir dükkanında başlamıştır.  Merhum Ahmet Uygur ciddi,disiplinli,işinin ehli,namuslu bir insandı. Kardeşi Ali Uygur da keza öyleydi.  Sevgili Abdullah, sevgili Selahattin, sevgili Kemal  henüz küçüktüler. Ben de öyleydim.  Atatürk İlkokulu7ndan ders bitiminde   eve dönerken  Sığırönü Caddesi’nden aşağı iner,sağa sola selam vere vere  soluğu  Odunpazarı’nda,Arapzade Camii  yanında  alırdım. Arastaya girer  merdhum camcı Çakır’ın dükkanına yaklaşır, merhum Ahmet Abi’min ve merhum Ali Abi’min birlikte  çalıştıkları mütevazı ayakkabı dükkanına gelirdim.  Saat 15.30’dan 17.00’ye kadar çene çalar evimin yolunu tutardım.  Bu arada  öğrencim,aynı zamanda Tavşanlı İmam- Hatip Lisesi müdürlüğü de yaptı   Selahattin,kardeşi Kemal ve kardeş çocukları merhum  terzi Abdullah’ı da görürdüm. 
       Terzu Abdullah zaman içinde eski Belediye binası ve müftülük( Ulucami bahçesine komşu)  vefatına kadar çalıştığı terzi dükkanında oldu.Bu dükkanda, 24 Ekim 2019 tarihinde Hakk’a kavuşan kahveci  Çavdar’ın getirdiği çayları  kim bilir kaç kez yudumladığım olmuştur?
       Merhum Terzi Abdullah’ın  terzi dükkanına kimler gelmezdi ki? Halen hayatta ,Tavşanlı’nın duayen oda başkanlarından şoför Çenter Ziya,  Yüzbaşıların Cemal,  merhum  Üftadelerin Abdullah, merhum Ali Osman Başköy, merhum  komşusu Ali İhsan, ara sıra merhum Nafi, halen hayatta iş insanımız ,okul arkadaşım Hayrettin Doruöz,Mehmet Çelikten, öğrencim,okul müdürü Selahattin Uygur  bu terzi dükkanının müdavimlerindendi.  Daha adını yazamadığım niceleri merhum terzi Abdullah’ın en azından hatırını sorar geçerlerdi. 
        Köylerden gelen köylü kardeşlerimiz de terzi Abdullah’a uğramadan edemezlerdi.  Cumartesi  sebze ve meyve pazarına gelenler ,köylerinden getirdikleri  yumurta.tereyağı, ,süt,peynir,kaymak, köy ekmeği,yoğurt gibi ürünlerini bu terzi dükkanının içine boca eder giderlerdi. Dükkana satılmak üzere getirilen ürünlerin çoğunu merhum terzi Abdullah’ın  dükkanına gelenler aralarında taksim ederlerdi. Merhum Abdullah kendisine verilen paraları  ürün sahiplerine geldiklerinde verirdi.  Merhum Abdullah kimseye borçlu ölmedi. Bunu iyi biliyorum. Sadece olsa olsa belki  Allah’a borcu vardır. 
         Terzi merhum Abdullah hem işini yapar,hem konuşulanları dinler, uygun görürse muhabbete katılırdı.  Samimiyetle ifade etmek isterim;  kabaca ,Tavşanlı’da merkebini kaybedenler bile zaman olmuş  merhum terzi Abdullah’tan yardım almıştır. Ben şahsen sevgili kardeşim merhum terzi Abdullah’a kefilim. Helal kazandı. Kimseyi aldatmadı,kandırmadı. Gönülleri fethetmesini bildi. Dost çevresi genişti.   Kendisine ömrünün son zamanlarında iyilik yapanları her zaman taktirle ifade ederdi.  Berber Ergun’dan her zaman sitayişle söz ederdi. Allah inandırsın,samimiyetle ifade etmek isterim; Terzi Abdullah’ın aramızdan ayrılması gerçekten Tavşanlı için bir kayıp olmuştur.  Ben kendisini her namaz kıldığımda dualarıma alıyorum. İnsanın iyilikle anılması kadar güzel başka ne olabilir ki? Terzi merhum Abdullah Uygur’un arkada bıraktığı dostları  mutlaka defterini açık tutacaklardır. 
                                       

 TAVŞANLI’DA  MİLLİ  BAYRAMLAR VE  CEMİL  KALFA
 
    Yazımın başlığı  ilginçtir. Diyeceksiniz:”Eh! Tamam milli bayramları anladık ta Cemil Kalfa’nın da  bayramlarla ne ilgisi var?  Hem de çok var. Özellikle eski kaymakamlarımızdan İdris Kurtkaya( halen hayatta ve emekli vali yardımcısı) ,Bekir Ergök( halen hayatta ve emekli vali  yardımcısı),Bekir Sıtkı Hanlıoğlu( halen hayatta ve emekli vali yardımcısı) görevdeyken kutlanan tüm milli bayramlarımızda, Cumhuriyet  Alanı’nda  törenler sonunda  başta sayın kaymakamlar,beraberinde protokola  mensup zevatla birlikte  tören alanından ayrılmazlar,halk,kuruluşlar ve diğerleri alanı terk ettikten sonra soluğu  merhum Cemil Sarıfedai( Cemil Kalfa) nin kırtasiye dükkanında alırlardı. Kambersiz düğün olur mu? Ben de onlarla birlikte olurdum. 
     Merhum Cemil Kalfa’nın Cumhuriyet Meydanı’nda, Cami yanında, Atatürk Anıtı’na bakan mütevazı bir  kırtasiye dükkanı vardı. ( bu dükkan halen PTT binası  hizasında, İstasyon Caddesi üzerindedir) Topu topu 18 metre kare kadar bir dükkandı.  Sayın kaymakamlar öncelikle merhum Cemil Kalfa’nın  masasına otururlardı. Gerisi Allah kerim diyelim.  Protokola mensup zevat arasında Cemil Kalfa’nın kırtasiye dükkanında yer bulabilenler arasında sadece Belediye başkanlarını, Emniyet müdürlerini, garnizon komutanlarını, Ağırceza Mahkemesi başkanlarını   yer bulabilenler arasında söyleyebilirim.  Diğer zevat ya dükkanın önünde oturarak,ya da ayakta  olurlardı.  Çaylar merhum Cemil Kalfa’dan olurdu.  Merhumun eti ne sütü ne ki?Bu konuda bir keresinde kulakları çınlasın sayın eski kaymakamlarımızdan Bekir Sıtkı Hanlıoğlu’na serzenişte bulunmuş, biraz da törenler sonrasında sayın Belediye başkanının misafiri olmamızı istemişimdir. Öyle de oldu.  Artık  milli bayramlar kutlandıktan sonra aynı protokola mensup zevat ile birlikte belediyeye gitmeye başlamıştık.
      Size ilginç  gelebilir;  Cum günleri  de merhum Cemil Kalfa’nın kırtasiye dükkanı boş kalmazdı. Cuma namazı için gelip yer bulamayanlar bu küçücük kırtasiye dükkanının cemaatı olurlardı. Merhum,Devlet Sanatçısı ressamımız Abdullah Taktak  en önde yer alırdı.Ben de naçizane bu kırtasiye dükkanında saf tutanlardandım.           
       Merhum Cemil Kalfa’nın mütevazı kırtasiye dükkanı siyasetçilerin de sıkça ziyaret ettiği bir mekandı. Bazen bu  kırtasiye dükkanında sert konuşmalar da olurdu. Merhum,okul arkadaşım, Avukat,milletvekili ve sonra bakan oldu H. Cavit Erdemir , merhum milletvekilimiz Ahmet Derin, halen hayatta  eski belediye başkanlarımızdan milletvekilimizdi  Hüsnü Ordu, çeşitli yerleşim birimlerindeki siyasetçiler bu kırtasiye dükkanına mutlaka uğramadan edememişlerdir.  Merhum Cemil Kalfa Demokrattı.   Ama kırtasiye dükkanına diğer siyasi parti sempatizanları da gelmiş,merhumun çayını içmiş,ağırlanmıştır. Sadece bunlar mı? Hemen hemen her birim müdürü de merhum Cemil Kalfa’yı mutlaka ziyaret ederdi. 
      Cemil Kalfa merhum, sporu seven bir hemşehrimizdi.  Tavşanlı’da futbolun gelişmesinde etkili isimlerdendi.  Ne zaman ilçe dışından bir yetkili gelse  burasını adres bilir ve  merhum Kalfa’nın misafiri olur,ağırlanır,gönderilirdi.
       Gelelim lafın özüne;  bugün böyle  güzelliklerin yaşanıp yaşanmadığını bilmiyorum. Ama  ne zaman Tavşanlı’da kaybolsam  evden kesinlikle ilk arandığım  yer Cemil Kalfa merhumun kırtasiye dükkanı olurdu.  Tam isabet.  Hemen derlenip toplanıp evin yolunu  tutardım.  Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle  bunlar   aklıma geliverdi. Eğer Tavşanlı’da olabilseydim ilerleyen yaşıma rağmen çıkar ortaya bu bayramı da yönetirdim.  Ama merhum Cemil Kalfa’nın kırtasiye dükkanını nasıl tekrar bulabileceğiz? 

#
Yorumlar (0)
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Tüm Yazıları