10 Ağustos 2025 - Pazar
ÖMER FARUK ÖZDEMİR’E BAŞARILAR DİLİYORUM
YENİ ARİFAĞA CAMİİ’NİN FOTOĞRAFI İÇİMİ ISINDIRDI
Yazar - Bülent Alpagut
Okuma Süresi: 18 dk.
306 okunma

Bülent Alpagut
- 05062218413 İLÇEMİZİN 44.KAYMAKAMI SAYIN ÖMER
FARUK ÖZDEMİR’E BAŞARILAR DİLİYORUM
Tavşanlı İlçesi; Kütahya’nın en gelişmiş,sosyal,ekonomik ve kültürel alanlarda en göze çarpan ilçesidir.Hatta bir keresinde ANAP Dönemi’nde orta ölçekli il dahi olacaktı. Kulakları çınlasın; bir ara TBMM Başkanı’ydı sayın Doç. Dr. Mustafa Kalemli’nin memleketi TAVŞANLI için Başbakanlık Arşivinde önemli bir detay ardır. ;”Tavşanlı için,”tasnif kodu( Meclis-i Vükela) dosya numarası 215, gömlek numarası 22 olup,1919 yılında ilçe yapılmıştır” notu düşülmüştür. Aynı zamanda ilgili Bakanlar Kurulu’nun kararı yer alır.
Bir başka bilgi de;”Ankara Hükümeti, 25 Mart 1921’de TAVŞANLI’yı ilçe yapmıştır. İlk ilçe kaymakamı Bursalı Kamil Bey’dir”şeklindedir.
Bu da şunu gösterir; Tavşanlı bugüne kadar sayın yeni kaymakamımız( Mülki İdare amirimiz ve en büyük yönetim görevlimiz)) ile birlikte 44. Kaymakamıyle tanışmıştır. Ben maalesef sayın kaymakamımıza henüz” hoş geldiniz” diyemedim.Bu yazımla bu görevi yerine getiriyorum. Aldığım bilgiler çerçevesinde zatı alilerinin henüz tebrikleri kabul ettiğini, akabinde de iade-i ziyaretlerde bulunduğunu öğreniyorum. Göreve 30 Haziran günü itibariyle başlamalarını müteakip,ilçemizin ileri gelenleri, dernek,vakıf,cemiyet,kooperatif,sendika,oda ve STK temsilcileriyle tanışmaları kadar doğal bir durum olamaz. Kulakları çınlasın eski kaymakamlarımızdan ,halen emekli vali yardımcısı Bekir Sıtkı Hanlıoğlu ilçeye ilk geldiğinde daha göreve başlamadan Balıklı’ya gitmiş,ilk çayını yudumlarken etrafındakilerden bazı bilgiler almıştı. Kulakları çınlasın eski kaymakamlarımızdan halen vali yardımcısı emeklisi H. Hüseyin Yazlık, ilk ilçeye gelişlerinde merhum Kemal Öğütçü’nün giyim eşyaları satış mağazasına uğramış,burada merhum Zeytinlerin Kemal ile sohbet etmişti. Ama sayın kaymakamımız merak buyurmasınlar;tereddüt ettiklerinde,herhangi bir konu hakkında benimle konuşabilirler.Çünkü yıllar içinde Tavşanlı ile ilgili çok değerli bilgilerim var. Merhum ATATÜRK bile zaman zaman kendisine bazı sorular soranlara.” İsmet Paşa’ya müracaat ediniz” dememiş miydi? Herhalde 88 yaşına gelmiş bir fani için birçok şey hakkında iyi-kötü bilgi sahibi olmak kadar doğal bir şey düşünülemez. .Bu her makam sahibi için aynıdır. Rutin bir gelenektir.İnşallah bir gün sayın kaymakamımızı ziyaret etmek nasip olur. Kendileriyle bir sohbet imkanımız oluşur.
Ben,naçizane; 1978 yılında, İzmir’e geldiğim tarihe kadar sayın kaymakamlarımızın,Tavşanlı Kaymakamlığı Protokol Amiri ,törenler komutanı ve sunucu olarak görev yapmış bir devlet memuru,bir öğretmen ve gazeteci ,araştırmacı yazarım. Bana bu fahri görevi veren merhum,bir ara vali yardımcısıydı,eski kaymakamlarımızdan,bir ara vali yardımcısıydı, Salim Çankırı’dır. Merhum Salim Çankırı’nın ardından Tavşanlı Kaymakamı olarak görev yapan sayın kaymakamlarımızdan aramızdan ayrılanlarına , Allah’tan rahmet halen ,hayatta olanlarına sağlık ve afiyetler dilerim.Sayın kaymakamlarımız(ilçemizin en büyük yöneticileri) ; Mümin Özışık, Necati Karakayalı, Mehmet Fahri Can, Erdoğan İzgi, Nail Taşdelen, Kadim Doğan, Ahmet Ülkü Onursal( Aktuğ),Hasan Hüseyin Yazlık, Cevdet Ekmekçi, İdris Kurtkaya, Şefik Aydın, Nazif Kaya, Bekir Ergök, Hacı Osman Ebiloğlu, Bekir Sıtkı Hanlıoğlu, Mehmet Özmen, Erol Türkmen, Mehmet Suat İlhan, Numan Hatipoğlu,Yüksel Kara ile birçok etkinlikte beraber olduk. Sayın Erdoğan Kanyılmaz ve sayın Hayrettin Baskın Beylerle maalesef bir araya gelmemiz mümkün olamadı. Sayın kaymakamımız Ömer Faruk Bey ile de belki bir araya gelemeyeceğiz ama kendilerinin her zaman yakın takipçisi,çabalarında en samimi destekçilerinden olacağımın bilinmesini isterim. Fiziken olmasa da manen beraber olacağız. 23 yılı aşkın mesleğimin yanı sıra fahri olarak,bir protokol amiri olarak, ilçemizin en büyük yöneticileriyle birlikte olmak beni her zaman mutlu etmiştir
Kıymetleri eşlerinin de hakim olarak ilçemiz Adliyesine atanmasından ayrıca memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. Çünkü ben de hakimleri bol bir ailenin bireyiyim.Bu arada bugüne kadar Tavşanlı’da eşi hakim olan ikinci en büyük yöneticimiz sayın kaymakamımız olmaktadır. Kulakları çınlasın eski kaymakamlarımızdan sayın Bekir Ergök Bey’in de eşi hakimdi.
Bana Hükümet Konağı’nda bir birim yetkilisi olarak oda tahsis etmek isteyen eski kaymakamlarımızdan (sonra vali yardımcısı oldu) Hacı Osman Ebiloğlu’nu da bu vesileyle saygıyle anmak isterim. Ama tekliflerini kabul etmemiştim.Kendilerine her daim müteşekkirim.Kendilerine bir öğretmen olduğumu,öğrencilerimin bulunduğunu, okulumdan ayrı kalmak istemediğimi söylediğimde.” Öyleyse telefonu açtığımda yanımda olacaksın” demişti.İşi tatlıya bağlamıştık. Öğrencilerim benim için vazgeçilmezdi. O günden sonra da odası olmayan bir birim müdürü olarak görevimi titizlikle yaptım.Bir ayağım okulumda,öteki ayağım Hükümet Konağı’nda oldu. Sayın kaymakamlarımın hep yanlarında oldum. Sancağı yere düşürmedim. Yeri geldi milli bayramları yönettim. Açılışları,temel atma törenlerini,karşılama ve uğurlamaları, plaket,taktirname,teşekkür,ödül verme merasimlerini , hoş geldin ve güle güle yemek organizasyonlarını , futbol kulüplerinin sezon açılışlarını,kurum ve kuruluşların sempozyumlarını,konferanslarını, açık oturumlarını,panellerini,genel kurulları yönettim. 33 yıllık meslek hayatımın birçok gününü genelde hep ayakta geçirdim. Binlerce kişiyi kucakladım. Binlere sarıldım. Gün geldi binlerce kişinin yanaklarından öptüm.İnsanları hangi görüşte inançta renkte olurlarsa olsunlar ayrıştırmadım ve aksine bir araya getirdim. Tavşanlılıların.” Bülent Hocası” oldum. Keşke Tavşanlı’da olsaydım ve sayın ,yeni kaymakamımız Ömer Faruk Özdemir’e de çabalarında katkım olabilseydi.
Sayın kaymakamımız bana göre şanslı. Çünkü ağzı dualı , hayırsever ,ülkemizin birlik ve beraberliği için çabalayan ,namuslu ve dürüst ,güvenilen insanların yaşadığı bir yerde görev yapacak. Tavşanlılı her sayın kaymakama gösterdiği saygı ve sevgiyi sayın Ömer Faruk Özdemir Beyfendiye de gösterecektir.Artık sayın kaymakamımız,sevgili Çobanlar, Kovancılar, Yusufeli, Eruhlu,Göynüklü dostlarına Tavşanlılı dostlarını da ilave edeceklerdir. İngiltere, Leicester Üniversitesi’nde İngilizce dili eğitimi gören sayın kaymakamımız geleceğin Büyük Tavşanlısı için elinden geleni yapacaktır. Bundan böyle Tavşanlı ile birlikte yatacak, Tavşanlılı ile birlikte uyanacaktır. Sayın kaymakamım ;yeni evinize hoş geldiniz. İnşallah ilçemize uğurlu gelirsiniz,ilçemizin sosyal,ekonomik ve kültürel başarılarında payınız büyük olur, Tavşanlı’dan yükselerek ayrılırsınız. Unutulmazlar kervanına katılırsınız….
29 HAZİRAN 1966 TARİHİNDE VEFAT EDEN
DR. MUZAFFER AKYEL VE BEDRİ ÖNGÖREN’İ
RAHMETLE ANIYORUM
Yıllar öncesindeydi…. 29 Haziran 1966 tarihinde GLİ Merkez Yerleşkesi’nden iki cenaze omuzlar üzerinde Ulucami’ye kadar taşınmıştı. Dr. Muzaffer Akyal, müessese doktoruydu. Bedri Öngören( Kürt Bedri) ise müessese çalışanıydı. Merhum Akyel,görevi süresince yüzlerce müessese çalışanını muayene eden,tedavilerini yapan,ilaçlarını veren, sorumluluklarını üstlenen doktordu. Pratisyendi ama mütehassıs hekimlerin bilgi ve becerileriyle kendisini yetiştirmiş bir doktordu. Gli Merkezi7ndeki lojmanlarda kalıyordu.
Bedri Öngören; GLİ Müessesesi’nin çeşitli kadrolarında çalışmıştı. En çok sevdiği görev efsane spor elçimiz Linyitspor’un sorumluluğunu üstlenmesiydi. Öyle ki Linyitspor O’nun gözetiminde şan ve şereflerle dolu yıllar yaşamıştır. Üstelik halkımız O’nu(Kürt Bedri ) olarak tanır. Oğulları merhum Veysel, Ferit ve ünlü film ve tiyatro eleştirmeni, oyuncu Vasıf Öngören’in babalarıydı. O da GLİ Merkezi7nde lojmanda otururdu.
Sevgili kardeşim Kancı Etem,iyi bilir, Gerek Dr. Akyel ve gerekse Öngören aynı gü içinde geçirdikleri kalp krizleri ardından hayata veda etmişler, müessese camiasını kedere boğmuşlardı. 29 Haziran 1966 tarihinde beni Tavşanı Derecik Köyü’nde müdür yetili öğretmendim. Cenaze nhedeniyle izin alarak bu acı günde müessese mensupları ve aziz Tavşanlılılarla birlikte üzerime düşeni yapmıştım. Her ne kadar her iki sevgili insan Asri Mezarlık’ta toprağa verilmişlerse de daha sonr ailelerinin rızalarıyla buradan alınarak memleketlerine götürülüp oralarda yeniden toprağa emanet edilmişlerdir. Her iki isim de renkli isimlerdi. Tavşanlı Halkı bugün bile asla ne sevgili Dr. Muzaffer Akyel’i ne de Bedri Öngören’i,( Kürt Bedri) asla unutmamıştır. Keşke kabirleri hala bugün Tavşanlı’da olabilseydi.Çünkü Tavşanlılı ağzı dalı insanlar diyarıdır; kabir ziyaretlerinde sadece kendi akraba,dost ve arkadaşları için okumazlar, tüm kabir ehli için de okurlar. Bu bile Tavşanlılıları büyük yapan nedenlerden sadece birisidir.
Bakın bir ayrıntıya daha girmek isterim; 29 Haziran 2011 tarihinde bir güzel insan daha bu fani aleme “ elveda “demiştir.Bu insan halmkımızın” Zeytinlerin Kemal” olarak bildiği bir esnaftır. Bu insan j özelleştirilen Tunçbilek Termik Santralı’nın en yetenekli ustabaşılarındandır. Bu insan Tavşanlı Ticaret ve Sanayi Odası’nda önemli hizmetler ifa eden bir üst görevlidir. Bu insan konuştuğunda ağzından bal damlayan, konuştuğunu bilen, konuşması dinlenen,hoşsohbet kardeşimizdir. Bülent Hoca’nın arkadaşıdır. Kemal Öğütçü bugün fiziken aramızda olmamakla birlikte gönlümüzde yerini almıştır. Kendisini saygıyla,rahmetle anıyorum.
YENİ ARİFAĞA CAMİİ’NİN FOTOĞRAFI İÇİMİ ISINDIRDI
Sevgili Ticaret ve Sanayi Odamızın çalışkan başkanı İ İş insanımız Davut Efe ile sık konuşuruz. Konuşuruz diyorsam doğrusu telefonlarışırız. Çünkü aramızda Uşak, Manisa ve İzmir var. Ben İzmir’in ilçesi Menderes’in bir sahilinde yazlıkta kalıyorum. Kızımın evi deprem nedeniyle yıktırıldı. Yenisi yapılıyor. Mecburen Özdere’de ikamet ediyorum. Cep telefonu benim can yeleğim. Dünya ile irtibatımı O’nunla sağlıyorum. 7/24 açık bir telefon. Sevgili Efe’den Yeni Arifağa Camii ile ilgili bir fotoğraf istedim. Daha cami bitmedi ama fotoğrafını göndermiş. Sağ olsun. Eğer,Fotoğraftaki gibi olacaksa mükemmel.
Ben yıktırılan eski Arifağa Camii’nin temeline ilk taş atanlardanım.Ne yapalım bu sefer Allah içinde ibadet imkanı versin. B.enim halen kira evim Akseven Sokak camile yakın. Bu da beni mutlu eden bir başka neden. Bakın bu konuda sayın milletvekilimiz Mehmet Demir’e hassaten teşekkür etmek istiyorum. Duyduklarım,işittiklerim bana sevgili vekilimizin çabalarının değerli olduğunu anlatıyor. Teşhis tamamdır. Tedavinin yarısı teşhistir. Başlamak demek,bir anlamda bitirmek anlamına gelir. Başlanan bir hizmet istisnalar dışında asla yarım kalmamıştır. İnsanımız buna izin vermez. Bu yeni Allah Evi en kısa sürede halkımızın,Müslüman kardeşlerimizin hizmetine sunulacaktır. Ayrıca bu yeni caminin bulunduğu çevreye renk katacağına da inanıyorum. İleriyi görerek hazırlanan proje hayata geçirildikten sonra bir de bunun görkemli açılışı yapılacaktır. İçimden geçeni saklamaya gerek duymuyorum; Bu yeni Arifağa Camii’nin kurdelasının kesilmesi sırasında halen Ankara’da ikamet eden caminin eski imamlarından İsmail Doğru Hocaefendi mutlaka hatırlanmalıdır.Çünkü Arifağa Camii sevgili hocamız İsmail Hocamızla bir anlamda özdeşleşmiştir.
Allah ev yapanlarla,ev kuranlara yardım eder. Bu cami de Allah’ın evi olacağına göre Rabbimiz bu konuda hepimize yardımcı olacaktır.
ARTIK 15 GÜNDE BİR ÇIKACAĞIZ (17. YILINDA)
Yerel Gazete deyip geçemezsiniz. Bana göre Yerel Gazete çıkarmak, büyük tirajlı gazete çıkarmaktan daha zordur. Yıllar içinde merhum Abdurrahim Börekoğlu tek başına bir orduydu. Gazeteye haber toplardı. Köşe yazısını kendi hazırlardı. Gazeteyi dışarıda(ilçe dışında) bastırır,bunları bir avuç okuyucusuna bizzat kendisi dağıtırdı. Gün geldi üç-beş kuruşa bir çocuğa bunları ulaştırdı. Sağlık sorunları yaşıyordu. Bu durumda bir gazete çıkarmak aslında mücizeydi . Ama o bunu iyi-kötü başarmıştı. Müstakil Tavşanlı hep haftalık olarak çıktı. 1951 yılında doğdu ve ve akabinde bir gün:” Harç bitti yapı paydos” diyerek kepenk indirdi.İşin en acısı gazetelerin hazinesi arşividir. Bu arşiv de artık yok.
Daha önce,yani merhum Börekoğlu’ndan önce bu işe soyunan merhum Kamil Güvenç olmuştur. O da haftalık çıkardığı “ Tavşanlı Postası”nı 17 Haziran 1949 tarihinde( bugün yaşasaydı bu gazete 76 yaşında olacaktı) O da tarihin tozlu raflarındaki yerine ulaştı. O’nun da arşivi maalesef yoktur. Varsa da bölük-pörçük orada buradadır. Merhum Tatar Kamil, gazetesini kendi küçük matbaasında basıyordu.
Tavşanlı yıllar içinde ,Eylül 2007-2008 yılları arasında Tavşanlı Postası ile ikinci kez buluştu. Bu gazete de bugün anılardadır. Tavşanlılılar,7 Haziran 1982 tarihinde “ Bizim Tavşanlı Gazetesi” ile tanıştılar. Bu gazete de haftalıktı. Merhum öğretmen-Okul Müdürü- İlköğretim Müdürü Ahmet Körhasan ve ailesinin çabalarıyle uzun yıllar Tavşanlı’nın sesi,kulağı,gözü oldu. Ama her zaman derim; gazeteler de insanlar gibi fanidirler. Doğar,büyür,yaşar ve ölürler. 1 Mart 2004 tarihinde bu kez karşımıza “ Haber Tavşanlı” çıktı. Mart 2022 tarihinde o da kepenk indirdi. Tavşanlılı zaman içinde; 2012 ylında kısa bir süre de olsa bazı yerel gazetelerle tanışmıştır. “ Tavşanlı Kurtuluş”,” Adım”, merhum Özkan Yavuz’un,” Filiz ve Yaprak”,” Boşluk”, “ Çığlık”,” Tavşanlı Haberci”, “Tavşanlı İlan”,” Tavşanlı İl”, gazeteleriyle oldu. Değerli kardeşim Selma Kocabaş’ın “ 2002 yılından itibaren ilçemize kazandırdığı” Tavşanlı’nın sesi” Gazetesi bugün de ayaktadır. O da ekonomik zorluklar nedeniyle ayın belirli günlerinde çıkmaktadır. Gazetecilik riskli meslektir. Dışarıdan göze hoş gelir ama aslında dikenli bir gül gibidir. Fedakarlık ister. Zaman mefhumu yoktur. Bir avcının yaptığı gibi” Kırk gün taban atar,bir gün av eti yer”. Yerel gazetecilikte zenginlik yoktur. Hiçbir yerel gazeteci bugün ülkemizde parmakla gösterilemez. Ama yerel gazetelerin ulusal Basındaki gazetelere göre bir özelliği vardır; Yerel gazeteler bir haberi isterse her gün yayımlar. Ama büyük tirajlı bir gazetede bunu göremezsiniz. Yerel gazete “ Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır” tanımına uyar,vefalıdır. Taze koyun sütü gibidir, sağlık dağıtır. Şifa verir. Sorunlara daha çok eğilir. Yerel gazeteleri ayakta tutan aldığı REKLAMLAR ve ilanlardır. Bunlar ekmeğe katıktır. Yazma ve halkı bilgilendirmede altın fırsatlar vardır.Yerel gazeteler bu fırsatları en kısa zamanda değerlendirirler.Halka gerçeği yazmak kadar güzel başka ne olabilir ki?Bugün Tavşanlı’da sadece iki gazete kalmışsa,bunun bir nimet olduğunun farkında olmalıyız. Çünkü Tavşanlılı her şeyi anlayamaz. Göremez. İşitemez. Biz gazeteciler,halkımızn duygu ve düşüncelerine tercüman olmaktayız. Bir anlamda elçilik görevi yapmaktayız. Hani “ Elçiye zeval olmaz” derler ya,..Biz hiçbir zaman haber verme sınırlarını aşmadık. Sadece eleştiri amacıyle duygu ve düşüncelerimizi ifade ettik. Ağır,sert veya incitici nitelikte de olsa eleştiri hakkımızı kullandık. Bu aslında demokrasinin vazgeçilmez gereğidir. Biz gazete haberciliği yaptık ve yapıyoruz. İki yerel gazetemize nice yıllar diliyorum…..
Tavşanlı’da halen sevgili öğretmen Tuna İşleyen’in büyük bir fedakarlıkla ayakta tuttuğu “ Tavşanlı Ekspres” ile değerli kardeşim Selma Kocabaş Aydın’ın ve eşinin ayakta tuttukları” “Tavşanlı’nın Sesi” yerel gazeteleri var. Bu defa “Tavşanlı Ekspres” te artık 15 günde bir kez çıkabilecek. Ne kadar ekmek o kadar köfte. Ben sevgili Tuna’ya yine her halükarda,iki elim kanda olsa Tavşanlı için yardımımı sürdüreceğim. Çünkü benim için her olumsuzluk Tavşanlı söz konusuysa teferruattır. Okuyucularım yazılarımı belki daha az okuyabilecekler. Olsun. Yeter ki güzellikler eksik olmasın. Halkımızın bir elin iki parmağı kadar kalan yerel gazetelerimize olan ilgilerinin eksilmemesini dilerim. Eğer bu iki gazetemiz de olmazsa işte o zaman hepimiz Vehbi’nin kerrakesini görürüz.
Yorumlar (0)
Tüm Yazıları